Varlıklar âlemini görünen ve görünmeyenler olmak üzere iki kısma ayırabiliriz.
a. Görünenler; beş duyumuz olan görme, duyma, dokunma, tatma, koklama duyularımızla görebildiğimiz, deney yoluyla varlığını bilebildiğimiz varlıklardır. Gökyüzünde güneş, ay, yıldızlar, yeryüzünde insanlar, hayvanlar, ağaçlar, bitkiler, dağlar, denizler vb. varlıklardır. Bu varlıkların her birinin kendine özgü bir yapısı, şekli ve yaşam biçimi vardır.
b. Görünmeyenler; gözümüzle göremediğimiz, fakat varlığını Allah'ın, peygamberlerine bildirmesiyle öğrendiğimiz varlıklardır. Melekler, cinler ve şeytan bunlardandır. Bu varlıkları beş duyumuzla bilemeyiz; deney yoluyla hakkında bilgi edinemeyiz. Bizler görmesek de onların var olduğuna inanırız. Çünkü bu varlıkların nitelikleri, görevleri ve niçin yaratıldıkları gibi konularda Kutsal Kitabımız Kur’an’da bilgiler verilmektedir.
Varlık alemi, yalnız bu gördüklerimizle sınırlı değildir. İçinde bulunduğumuz evrende bu güne kadar görüp anlayamadığımız daha pek çok güç ve varlıklar vardır. Bunlar hakkında doğru bilgi edinebilmemiz için asılsız hurafeler yerine Kur’an’da ve Peygamberimizin hadislerinde bildirilen haberlere başvurmamız gerekir.
İnsan gözü belirli koşullarda ve uzaklıktaki varlıkları görebilecek şekilde yaratılmıştır. Belirli koşullar derken maddi şartları kastediyoruz. Hatta insan mikrop gibi çok küçük nesneleri bile çıplak gözle göremez. İnsan gözü ruhsal ve manevi varlıkları görebilecek özellikte yaratılmamıştır.
Bazı insanlar manevi varlıkları gözleriyle göremedikleri için onlara inanmak istemezler. Bu varlıklar Allah’ın yarattığı latif varlıklar olduklar için, akıl onların varlığını bulamayabilir. Ancak biraz düşünülürse böyle varlıkların bulunabileceği anlaşılır. Günlük yaşamımızda gözlerimizle göremediğimiz fakat mutlak surette varlıklarını kabul ettiğimiz o kadar çok şey vardır ki...Mesela ruh ta gözle görülmeyen fakat varlığı herkes tarafından kabul edilen bir olgudur. Bu günkü psikoloji bilminin konusunu da ruh oluşturur.