Dünya genelinde baş gösteren Corona virüs salgını nedeniyle ülkeler kendilerine göre önlemler almakta. Bu kapsamındaki önlemler nedeniyle Türkiye’de de, evler bir nevi okula döndürüldü. Özellikle küçük yaştaki öğrenciler, uzaktan eğtimle ilk kez muhatap oldu. İlkokul, ortaokul ve liseler EBA (Eğitim Bilişim Ağı) denilen altyapıdan uzaktan eğitime başladı. Peki nedir bu uzaktan eğitim dedikleri?
Günümüzdeki iletişim teknolojileri baş döndürücü bir hızla gelişmekte. Bu gelişmelerin etkilediği önemli alanlardan biri de eğitim. İletişim teknolojilerindeki her gelişme, eğitimi okulların fiziksel sınırlarından çıkarıp uzaktan gerçekleştirmeye imkan tanıyor. Uzaktan eğitim de bunlardan bir tanesi. Yenilikçi, dinamik ve geleceğe dönük bir eğitim modeli.
Uzaktan eğitim, bazı sınırlılıklar nedeniyle okulda eğitim öğretim imkanı bulunmadığı durumlarda, öğretmen ile öğrenciler arasındaki iletişimin çeşitli araç ve ortamlar yoluyla belli merkezden sağlandığı bir öğretim yöntem. Farklı ortamlarda bulunan öğrenci ve öğretmenlerin, öğrenme-öğretme faaliyetlerini, çeşitli web tabanlı uygulamalar ve iletişim teknolojileri ile gerçekleştirdikleri bir eğitim sistemi modeli. Bireysellik, esneklik ve bağımsızlık olanağı tanıyan, öğrenme ve öğretme süreci.
Eğitimin niteliğini geliştirmede öğrenci, öğretmen ve eğitim programı en önemli öğelerden üçü. Uzaktan eğitimde, buna bir de donanım öğesi ekleniyor. Eğitimde, her gecen gün öğretilmesi ve öğrenilmesi gereken bilgi miktarı çoğaldığından, bunları öğrencilere aktaracak olan donanım öğesi, diğerlerinden daha önemli hala geliyor.
Uzaktan eğitim ve açık öğretim birbiriyle karıştırılan iki kavram. Her ikisi de öğrenci ile öğretmenin zaman ve mekân olarak ayrılmış olması durumunu ifade etse de, açık öğretim daha çok yüksek öğretimde kullanılan organize bir eğitim biçimi.
Bu alanda yapılan uygulamalar yeni değil. 1720’lerden beri Radyo, televizyon ve mektup kullanılarak uzaktan eğitim gerçekleştirilmektedir. Türkiye’de bu alandaki ilk girişim Milli Eğitim Bakanlığı tarafından 1961 yılında “Mektupla Öğretim Merkezi”nin kurulup, öğretim uygulamasına geçilmesi ile başlamıştır.
Zamanla ve bilgi iletişim teknolojileri altyapısında yaşanan gelişmelere paralel olarak, uzaktan eğitim daha üst seviyelere taşındı. Dersler, uydu, video konferans ve web tabanlı olarak bilgisayar yoluyla yapılır hale geldi. Çevrimiçi dersler ve online sınavlar derken, yeni bir eğitim ortamının kapısı aralandı.
Çağımızın bir gereği haline gelen uzaktan eğitim ve benzeri öğrenme teknolojileri, düşük maliyetle, öğrencinin kendi hızında ve kendine uygun yöntemle gerçekleştirmesine olanak sağlamaktadır. Öğrenciler, bu tür ortamlarda hem dijital içeriğe nasıl erişileceğini öğreniyor hem de öğretmen ile öğrencinin değişen rollerinin farkına varabiliyor. Dinamik bir süreç olmasının yanında, her yerde ve her zaman diliminde gerçekleşebilmesi de, diğer çekici bir tarafı.
Eğitim sistemi açısından büyük önem taşımasının yanında elbette dezavantajları da var. Küçük yaş grubundaki öğrenci velilerinin, çocuklarına yardım edebilecek yeterli eğitim düzeylerinin olmayışı zaten var olan bir durum. Ayrıca öğrencinin istenilen anda yardım alamamanın yanında, öğrenme sürecinde karşılaşılan öğrenme güçlüklerinin hemen düzeltilememesi de var. Üstelik sorunun giderilmemesinden kaynaklanan davranışların gelişimi de izlenemiyor. Kendi kendine çalışma alışkanlığı olmayan öğrenciler için de zor bir durum ama bunlar aşılmayacak şeyler değil.
Uzaktan eğitimi basmakalıp anlayışla tümüyle reddetmek nasıl yanlış ise, gerçekçi bakıştan uzak, ihtiyaçlara ve yapıya uymayan biçimde uygulamaya çalışmak ta, o kadar hatalı. Zira eğitim alanındaki bu modeller, asla birbirinin alternatifi değil, tamamlayıcısı veya destekleyicisi.
Uzaktan eğitim uygulamalarının ekonomik, pratik ve sürdürülebilir olmasının gerekliliği aşikar. Teknolojik altyapı, bağlantı sorunları ve bu alanda eğitilememiş eğitimcilerin varlığı ise, karşımızda engel olarak durmakta. Bu nedenle uzaktan eğitim sistemlerinin, geleneksel eğitimi saha dışına iterek onun yerini alması, şu an için zor görülmekte.