Her Eylül-Ekim ayı geldiği zaman yükseköğretime yeni adım atan gençlerde, ailelerinde ve çevrelerinde farklı bir heyecan olur. Liseden yeni mezun olmuş bu kitlenin karşısına liseden farklı işleyen bir eğitim öğretim sistemi çıkmaktadır. Bu farklılık ilk bakıldığı zaman görülmeye bilir. Biraz daha özgür ve özgün hayat standartları olan bir sosyal çevre ile karşılaşan genç için durum değişmiştir. Yeni arkadaşlar edinilecek, yeni hocalarla tanışılacak eğer şehir dışına çıkılmışsa yeni ilişkiler ve şehirlerle karşılaşılacaktır. Bu kadar yenilikle içerisinde uyum sağlayan bireylerin akademik hayatları istedikleri düzeyde gitmektedir.
Üniversite öğrencileriyle konuşulduğunda ilk yıllarında yaptıklarını ve yaşadıklarını anlatmaktadır. İlk yıllarda ders takipleri, devam ve devamsızlar, vizeler-finaller onlardan alınan notlar üniversite hayatının renkler olarak karşılarına çıkmaktadır. Yetişkinlerle oturup konuştuklarında da kendi üniversite yıllarından bahsederek nasihat vermeye çalışılmaktadır. Yakın yıllarda üniversiteden mezun olmuşlarla benzerlikler olmaktadır ancak çok meşki mezunlar için aynı şeyi söylemek mümkün değildir. Tabii ki yetişkinlerin tecrübelerinden faydalanmak lazım ama bu yazıda ele almak istediğim her üniversite öğrencisinin üniversite yıllarına dair senaryosunu kendisi oluşturmaz ve kendi rolünü kendisi yazmaz ise “tam bir figüran” olarak üniversite yılları geçer denebilir. Başrolde nasıl olunur sorusuna cevabı biraz ayrıntılı bir şekilde vermeye çalışacağım.
Üniversite Bir Yaşam Alanıdır
Üniversiteler bir yaşam merkezi olarak düşünülmesi gereken yerlerdir. Hem hayat devam eder hem eğitim. Bu ikisinin kurgusu çok iyi yapılmalı ve senarize edilmelidir. Eğer sadece yaşam alanının nimetlerinden yararlanılmak istenirse ve sosyal hayata fazlasıyla vurgu yapılırsa akademik hayatın beklentileri karşılanmamış olunur. Zar zor bir diploma alınır. Diploma vardır ama işe yansıması çokta göründüğü gibi olmaz. Bu dengeyi kaybetmemek için hem sosyal hayatın içinde hem de akademik başarıyı kovalayan biri olmak en doğrusudur. Başta düşük notlarla başlamak sonra toparlamaya çalışmak bu dönemin en önemli bekleyen tehlikesidir.
Üniversite Bir Kültürlenme Alanıdır
Üniversite yıllarında orada yaşayan kültürü almak ve içselleştirme bir entelektüel bir etkileşimdir. Konferanslar, sanat ve spor faaliyetleri yanı sıra bir kulübün içinde aktif olarak rol almak çok ciddi bir birikim kazandırmakta ve iyi bir kültürel bakış açısı oluşturmaktadır. Üniversite yıllarında her öğrenciye kültürlenmesi adına yeni bir sosyal çevre oluşturması adına bunu ısrarla öneririm. Bu tür faaliyetlerde insanlar kendilerini ve çevresindeki insanlar daha çabuk ve etkin bir şekilde tanımış olacaklardır. Belki tanıma yerine tanışmalar gerçekleşecek, daha sonraki yıllarda mesai arkadaşlarının seçiminde yardımcı olacaktır. Belli iş ortaklıklarının üniversite yıllarında yeşerdiğini düşünürsek önemi bir dönemeç olduğunu söylemek abartı olmasa gerek. Üniversite bir sosyal çevre oluşturma alanıdır. Bu sosyal çevrenin sağlıklı bir sosyal çevre olmasına göre üniversite yıllarının verimliliği belirlenmiş olacaktır. Bu süreçte arkadaşlık ilişkilerinde ne tür beklentilerin olduğu iyice analiz edilmelidir. Güvenmeli ama gerçekten de iyi tanınmaya çalışılmalıdır. Atalarımız arkadaş seçimi ve yeni sosyal çevrenin etkisini “bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim” sözüyle çok net bir şekilde ortaya koymuşlardır.
Üniversite Bir İş Dünyasına Geçiş Mecrasıdır
Üniversite yıllarında öğrencilerin fırsatları iyi kollayarak iş dünyasıyla temas oluşturmaya çalışmalıdırlar. Oluşan temasları en iyi şekilde değerlendirmeli ve stajları gerçek bir şekilde yapmalıdırlar. Üniversite yıllarında yapılacak yarı zamanlı işler, meslek hayatına başlanıldığında öz geçmişte önemli bir yer tutmalı ve bireye katkı üretmelidir. Bazen gelir amaçlı işlerde çalışma fırsatları önemli bir gelir kapısı olarak görülmektedir. Bu fırsatlar değerlendirilir ancak şuna dikkat edilmeli ve bireyde kendini yıpratmamalıdır.
Öğrencilerin üniversiteni özellikle başlarına iyi bir başlangıç yaparlar ve son yıllara alttan ders bırakmazlarsa, son yıllarda daha fazla vakitleri olarak yarı zamanlı kendi alanları ile ilgili işlerde çalışma fırsatı bulmaktadırlar. Belki bir anlamda tam kendi pozisyonu olmasa bile yakın pozisyonlarda “sahnenin tozunu yutmayı” önemsemelidir. Bu dönemde karşılaşılan tüm krizleri fırsata dönüştürmek için daha serinkanlı davranmayı öğrenmeli ve iş dünyasının beklentileri analiz edilmelidir. Bireyde bir fark oluşturacak her fırsatı maksimum değerlendirecek bir yetkinlik oluşmalıdır. Üniversite son sınıfa geldiğinde ilişkilerini kullanarak ve onlardan istifade ederek bir üniversite öğrencisi en az iki farklı pozisyon için iş teklifi aldığı zaman üniversite yıllarını çok iyi değerlendirdiği söylenebilir.
Üniversite Bir Akademik Kariyerin Başlangıç Yıllardır
Eğer akademik kariyer gibi bir hedef belirmişse üniversite öğrencisinin hayalinde önce akademisyenlerle iyi insan ilişkileri kurmalı ve ders başarısına dikkat etmelidir. Her yerde yabancı dilin önemine vurgu yapılır ama akademik hayatta neredeyse olmazsa olmazdır. Not ortalamasının vizelerin, finallerin alınan notların önemi bu süreçte çok önem kazanmaktadır. Konferansları takip etmek, sunumlar yapmak öğrencinin gelişmesine çok şeyler katmaktadır. Üniversite yıllarında akademik kariyer düşünmüş bireylerin yanı sıra iş hayatıyla da akademik kariyer beraber devam ettirilir. Akademisyenlik ile akademik kariyer bir farkı budur.
Buradan hareketle hem yaşantı yeni baştan kurgulanmakta, iş dünyasına bir hazırlık süreci üniversite yıllarında şekillenmektedir. Bu yıllar altın yıllardır değerlendirildiği nispette sonrasında keşkeler barındırmayacaktır. Üniversite hayatına kendi şehrinde veya şehir dışında başlayan tüm öğrencilerin iyi bir haftalık-aylık-dönemlik ve yıllık senaryolaştırılmış bir planı olmalıdır. Eğer kendi hayatlarında başrol oymak istiyorlar.
Diyalog Akademi Yöneticisi