Hemen hemen her eğitim örgütünde olduğu gibi üniversitelerde de ayrımcılık görülmektedir. Üniversitelerin hangi boyutlarında ayrımcılık yaşanmaktadır? Üniversitelerde ayrımcılık hangi alanlarda yaşanmaktadır? Kimler etkili olmaktadır? Üniversitelerde ayrımcılığın, öğretim elemanına ve topluma maliyeti neler olmaktadır?
Üniversitelerde, ayrımcılık özellikle kadroların dağıtımında yaşandığı gibi; örgütün maddi ve manevi kaynuakların dağıtımında da yaşanmaktadır.
Üniversitelerde, bilindiği gibi rektörlük seçimleri manipüle edilmiş durumdadır. Yine rektörlük atanmalarında olduğu gibi dekanlık ve diğer yönetim statülerinde atamalarında yanlı bir tutum izlenmektedir.
Diğer taraftan, örgüt olarak üniversitelerde işbirliği vb. açılardan insan ilişkilerini içeren boyutlarda taraflı davranılmakta, yönetime yakın öğretim elemanlarına öncelik verilmektedir. Başka bir ifadeyle, etkin ve etkili yöneten- yönetilen ilişkisi belli bir grubun çıkarına düzenlenmektedir.
Yine; araştırma projelerinin destek görmesinde belli gruplara öncelik verildiği görülmektedir. Öğretimelemanlarının atanmasında benzer durumlarla karşılaşmak mümkün.
Kuşkusuz; üniversitelerin bu biçimde örgüt iklimine sahip olması birtakım olumsuzlukları da beraberinde getirmektedir. Olumsuzluklar en başta öğretim elemanlarını olumsuz etkilemektedir. Öğretim elemanı her iş gören gibi eşitlikçi bir örgüt ikliminde çalışmak ister. Anacak, bazı öğretim elemanlarının bu en doğal hakkı elinde alınmış durumdadır. Bu durumda, öğreti melemanının üniversite amaçları doğrultusunda katkılarını sınırlamaktadır.
Çünkü, öğretim elemanları etkili olmayan örgütsel ve yönetimsel koşullarla muhatap olmaktadır. Bu koşullar da öğretim elemanının morali, motivasyonunu ve iş doyumunu olumsuz etkiliyor. Bu durumda mutsuzluğun en önemli kaynağı yabancılaşmasına neden olmaktadır, öğretim elemanının.
Kuşkusuz, üniversitelerde görülen ayrımcılıktan örgüt olarak üniversitelerde payını almaktadır. Genel anlamda, üniversitenin temel amaçları, nitelikli insan gücü yetiştirmekve araştırma faaliyetlerinde bulunarak toplumun sosyo-ekonomik kalkınmasına katkı sağlamaktır. Ancak, üniversitelerde belli boyutlarıyla ele alınan ayrımcılık bu önemli işlevlere engel olmaktadır.
Üniversitelerde görülen ayrımcılık toplumdan bağımsız düşünülemez. Ayrımcılık sonucu, bazı öğretim elemanlarında yukarıdaki satırlarda da vurgulandığı gibi yöneticilerinsağlaması gereken adalet duygularından yoksunluk anlamına gelmektedir. Bu durumda, bazı öğretim elemanlarının örgüt amaçları doğrultusunda katkılarının sınırlılığı anlamına geleceğinden, soyo-ekonomik kalkınma olumsuz etkilenmektedir. Bu durumda, bir ölçüde ekonomik anlamda dışa daha da bağımlılık anlamına gelmektedir.