Üç elli, yaz belli: Üç kez elli gün, kasım ayının 8’inde başlar. 150 gün sonra biter. Böylece üç kez elli gün geçer. O zaman havanın belirli olarak ısındığı görülür.
Üç göç, bir yangın yerini tutar: Bir yerden başka bir yere taşınırken kimi eşya kırılır, dökülür, kaybolur. Öyle ki üç kez taşınma sonunda bu eşya, yangın artığına döner.
Üç kuruşluk eşeğin beş paralık sıpası olur: Değersiz kişinin ya da nesnenin verimi de daha değersiz olur.
Üçlenmemiş eken, olmamış eker: Gerekli koşullarını yerine getirmeden bir işe başlayan kişi olumlu sonuç alamaz. (*üçlemek: Tarlayı üç kez sürmek)
Ürümesini bilmeyen köpek sürüye kurt getirir: Beceriksiz kimselerin iyilik yapayım derken zarara yol açtıklarını anlatan bir söz. (*ürümek: Havlamak)
Ürüyen köpek ısırmaz: Bağırıp çağırarak başkalarını korkutmak isteyen kimseden zarar gelmez.
Üvey, öz olmaz; kemha, bez olmaz: Bir çocuk ne denli sevilse, ilgi görse de öz annesindeki şefkati üvey annesinde bulamaz, üvey anne öz annenin yerini dolduramaz. (*kemha: bir tür ipek kumaş)
Üveye etme, özünde bulursun; geline etme, kızında bulursun: Öz evladı bir gün öksüz kalırsa başkalarının ona kötü davranmasını istemeyen, üvey evladına kötü davranmamalıdır; kızına ileride gelin olarak gideceği yerde kötü davranılmasını istemeyen, kendi gelinine kötü davranmamalıdır.
Üzüm üzüme baka baka kararır: Her zaman bir arada bulunan, arkadaşlık eden kimselerin huyları birbirine benzemeye başlar.
Üzümünü ye de bağını sorma: Yararlandığın şeyin nereden geldiğini araştırma.