Soru : Türkiye'de göçün mekânsal etkileri nelerdir
Ödev cevabı kısaca : Türkiye'de göçün mekânsal etkileri çeşitli boyutlarda görülebilir. Özellikle büyük şehirlere yönelen göç, bu şehirlerin nüfus yoğunluğunu artırırken, kırsal alanlarda nüfus azalmasına neden olabilir. Bu durum, kentlerde altyapı ve hizmet talebinin artmasına yol açabilirken, kırsal alanlarda tarım ve diğer ekonomik faaliyetlerin azalmasına ve toplumsal yapıların değişmesine sebep olabilir. Ayrıca, göç edenlerin bulundukları şehirlere olan etkisi ekonomik, kültürel ve sosyal açılardan da gözlemlenebilir. Göçle birlikte kentsel dönüşüm, işgücü piyasasında değişiklikler, kültürel çeşitlilik ve sosyal dokuda farklılaşma gibi etkiler ortaya çıkabilir. Bu durumlar, göçün mekânsal etkilerini anlamak ve yönetmek için önemli birer göstergedir.
Kırsal kesimden kentlere doğru yaşanan yoğun göç hareketi; İstanbul, İzmir, Ankara gibi büyük şehirlerde gecekondu semtlerinin oluşmasına ve çarpık kentleşmeye neden olmuştur. Özellikle TOKİ'nin (Toplu Konut İdaresi) yaptığı dönüşüm projeleri ile gecekondu semtleri, giderek modern yapılı alanlara dönüşse de şehirlerde gecekondular hâlen varlığını sürdürmektedir.
İstanbul, Kocaeli, Sakarya, Bursa, İzmir ve Antalya gibi çevresinde orman alanlarına sahip yoğun göç alan yerlerde, konut açığı nedeniyle, yeni yerleşim alanlarına duyulan ihtiyaç artmıştır. Bu durum; birtakım karar ve uygulamalarla bazı orman alanlarının yapılaşmaya açılmasına, ormanların tahrip edilmesine ve azalmasına neden olmuştur.
Göç alan illerde yerleşim alanının genişlemesiyle birlikte bazı sanayi tesislerinin etrafı evlerle çevrilmiş, fabrikalar kent içinde kalmıştır. Bu durum; hava kirliliği, gürültü gibi birtakım sorunlar ortaya çıkarmıştır. Bu konumda yer alan fabrikaların organize sanayi bölgelerine (OSB) taşınması çalışmaları sürse de hâlâ bazı şehirlerde bu tür olumsuzluklarla karşılaşılmaktadır.
İç göçler sonucunda büyüyen ve nüfusu artan şehirlerde araç sayısı da artmıştır. Şehirlerde trafiğe çıkan araç sayısının çok fazla artması, trafik sorununu en önemli sorunlardan biri hâline getirmiştir. Bu soruna yönelik yatırımların, hayata geçirilen projelerin artmasına rağmen trafik sorunu -özellikle 15 milyona yaklaşan nüfusu ve 4 milyona yakın araç sayısı ile- İstanbul'da gündemde kalmaya devam etmektedir.
İş imkânlarının fazla olması nedeniyle yoğun göç alan şehirlerde, doğal çevre koşulları göz önüne alındığında yerleşmeye uygun olmayan dere yataklarının da yerleşmeye açılması ve betonlaşmanın artması nedeniyle, aşırı yağışlarda alçak kesimlerdeki yerleşim alanları su baskınlarına maruz kalmaktadır.
Yoğun göç alan şehirlerde öğrenci sayıları da fazlasıyla artmıştır. Okul ve sınıflara kapasitelerinin üstünde öğrenci alınması sonucu eğitim-öğretim hizmetleri olumsuz etkilenmiştir. Benzer şekilde hastanelere de kapasitesinin üstünde hasta başvuruları olmuştur. Bu gibi durumlar şehirlerde okul, hastane gibi demografik yatırımlara ihtiyacı artırmıştır.
Türkiye'de köyden kente yaşanan göç sonucunda nüfusu azalan bazı köylerde daha önce yapılan okul ve sağlık ocağı gibi kamu yatırımları kullanılmaz hâle gelmiştir.
Kırsal kesimden kentlere doğru yaşanan yoğun göçler, yer şekilleri ve iklim özellikleri gibi doğal faktörler yönünden uygun koşullar taşımayan bazı köylerin neredeyse tamamen boşalmasına neden olmuş, terk edilen evler yıkıntı alanlarına dönüşmüştür. Daha önce ekilip dikilen bazı tarla ve bahçeler de boş kalmıştır.