1960’ların başında, Nusret Fişek’in köylerde, Zekai T. Burak’ın Ankara Doğumevi’nde yürüttükleri çalışmalar, ana sağlığını ve doğum kontrolünü gündeme getirdi. Kamuoyundaki yoğun tartışmalar sonucunda, gebeliği isteyerek sona erdirme (kürtaj, vakumla emme, vb) ve kısırlaştırma dışındaki doğum kontrol yöntemleri 1965’te yasalarca serbest bırakıldı, aynı yıl, Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı’ na bağlı Nüfus Planlaması Gene! Müdürlüğü kuruldu. Bu kuruluş 1983 yılında, daha önce kurulan Ana ve Çocuk Sağlığı Müdürlüğü ile birleştirilerek Ana Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması Genel Müdürlüğü’ne dönüştürülmüştür.
1965’ten bu yana, başta döl yatağı içi araçların uygulanması, hap ve prezervatif dağıtılması gibi çeşitli doğum kontrol çalışmaları resmî ve özel kurumlarca yürütülmektedir. 1970’lerde yalnızca resmî sağlık kurumlarında yılda 4050 bin kadına döl yatağı içi araç uygulanmış, 1981’de bu sayı 100 bini aşmıştır. Türkiye’ de herhangi bir doğum kontrol yöntemi uygulayan ailelerin oran 1963’te yüzde 22 iken, 1968’de yüzde 32’ye, 1973’te yüzde 38’e yükselmiştir. 1983’te gönüllü kısırlaştırma ve gebeliği isteyerek sonlandırmanın da yasallaşmasıyla, doğum kontrol yöntemlerinde daha geniş bir uygulamaya geçilmiştir. Türkiye’de Doğum Kontrol Yöntemleri ve Tarihi Hakkında bilgi aktardık.