Muhakkak ki farklı dillerden gelen ve çağdan kaynaklı olarak sözcükler değişir ve yeni kelimeler gelir. Fakat önemli olan en başta kullanılan o saf ve temiz olan Türkçeyi kullanmaya devam edebilmektir. Bunu yaymak Türk dilinin gelişmesindeki en büyük adımlardan biri olacaktır.
Yabancı diller dilimize hızla yerleşmekte ve bu da Türk Dilinin özüne ve benliğine zarar vermektedir. En basitinden şehir merkezlerinde açılan iş yerleri, lokantalar, çay ocakları, spor salonları, eğlence merkezleri gibi yerlerin adı Türkçe değil yabancı dildir. Sırf dikkat çeksin ve daha çok para kazansın diye yapılan bu özenti hareketler dilimize zarar vermekte ve onun benliğini yitirmesine sebep olmaktadır. Bu yüzden dilimizi korumalı ve ona sahip çıkmalıyız. Türk dilinin dünya dilleri arasında yer almasını sağlamak için millet olarak çok çalışmalı, ilim ve irfan yolundan ayrılmamalıyız. Dil demek, millet demek, millet demek dil demektir. Bundan dolayı dilimizi korumalı ve geliştirmeliyiz. Türk dilini kurallarına göre konuşmalıyız. Türkçenin içine yabancı harfler konulmamalıdır. Örneğin; v harfi yerine w kullanmamalıyız ya da arabaların üzerine yazan taxi kelimesini değil taksi kelimesini kullanmalıyız. Daha bu ve bunun gibi birçok yanlış kelimeler kullanılmaktadır.
- Etrafımızdaki kişileri uyararak
- Okulda çeşitli konuşma günleri düzenleyerek
- Panolarda Türk dilinin gelişimine yönelik çalışmalar yaparak ve arkadaşlarımız arasında bunu ne yapabiliriz? şeklinde tartışmalar yapıp gelişimine dair fikirler sunarak aslında Türk dilini geliştirmek için öncülüğü faaliyetler yapılabilir.
- Yazılı ve basılı medya ağlarında; kitap, dergi ve gazetelerde Türkçe’nin gelişimine dair bilgi paylaşımları yapılabilir. Buradaki hatalar ve aksaklıklar sesli olarak dile getirilebilir.
- Bir başkasının sözünde veya yazısında görülen aksaklıklar giderilebilir, düzeltmeler yapılırken doğru olan kelimenin ne olduğunu da yanına eklenerek aslında Türk dilinin gelişmesine katkı sağlamış olur.