Her durumda kendi menfaatini düşünme ve her işten çıkar sağlama düşüncesinin insanları getirdiği durak ; bencillik. Huzuru arayan insanların söküp atması gereken bir ur. İnsanları huzursuzluğa ve yalnızlığa sürükleyen, keseri sürekli kendine yontmaktan haz alanların en kutsal eylemi. Yenilginin başlangıç noktası.
Hayata yöneltilmiş hastalıklı bir hissiyattır bencillik. Öyle bir yalnızlıktır ki , ağacın en tepesinden düşerken tutunacak bir dal bulamayıştır. Dipsiz bir kuyuya doğru yol almaktır.Hayat denen uzun macerada , insanı tek başına bırakan iğreti bir ideolojidir. Çağa hakim olmuş bu ideolojinin özü, kişinin gerçekleştirdiği her eylemin merkezinde ben’i tutmasıdır. Ego içinden yükselen bir kaledir o. Kur’an-ı Kerim ’..Nefisler ise 'kıskançlığa ve bencil tutkulara' hazır kılınmıştır.’’(Nisa/128). buyurur.
Modernizm ile birlikte daha da çoğalan ve sosyal hayattan koparak ferdi yaşamı tercih edenlerde görülen bir empati yoksunluğudur bencillik. Kimileri, onu saklamak için nezaket perdesini kullansa da , her fırsatta tüm engelleri delerek kendini gösterir.
Bencillere göre evrenin merkezinde hep kendileri vardır ve olmalıdır. Her şey onlara göre şekillenmeli ve en iyisi hep onların olmalıdır. Trafikte bile geçiş üstünlüğü onlarındır. Kendileri başkaları ile alay etse de onlara şaka dahi yapılamaz. Kendileri kin kussa , öfkeden kudursa da başkalarında bu duyguların zerresi olmamalıdır. Kitap okuyacaksa susulmalı, akşama da onun en sevdiği yemekler yapılmalıdır. Bu şekilde yaşam süren bencil insanlar, kendi esaretine zincirlenmiş kölelerdir. Onlar bencillik zindanında hayatı kendilerine zehir edip , yalnız yaşar ve yalnız ölürler. En çok zarar verdikleri kendileri olsa da kokuşmuşluğun islerini topluma da bulaştırırlar. Çünkü onlar , ardında bıraktığı ‘’can kırıklarına’’ bile bakmayan vefasızlardır.
Göze takılmış ayna gibidir bencillik. O gözlerle nereye bakarsa bakılsın kendisinden başkasını görememektir. Dünyanın bir ucunda masum insanların öldürüldüğünü bile bile kendini düşünmektir. Kendi hücrelerinin bile her birini ayrıntılı olarak düşünürken, ‘’ötekileri’’ dikkate almamaktır. Başkası düşünce ‘’ çürük tahtaya basmasaydı’’ deyip kendisi düşünce ‘’ tahta çürük çıktı’’ diyerek şikayet etmektir. Onlar Filistin’de parçalanmış çocuk cesetlerini görünce ‘’sadece ‘’acıyan , ardından kanal değiştirip , şükür halimize diye arkalarına yaslananlardır.
Bencilliğin altında yatan nedenlerden biri de, kişilerin iç dünyalarının güçsüz olması ve yaşadıkları güvensizlikleridir. Onlar ben odaklı yaşayarak, dışarıdan gelebilecek tehlikelere karşı kendilerini koruduklarını sanan sanal paratonerlerdir..
R. Whately ‘’ Biz insana kendi iyiliğine çalıştığı için değil, komşusunun iyiliğine çalışmadığı için bencil deriz ‘’ der. Çünkü bencillik dostluğun zehiridir. Aynı kalp rahatsızlığıyla aynı kaderi paylaşan iki yaşlı adam aynı odayı da paylaşıyorlardı. Tek fark biri cam kenarında diğeri ise duvar dibinde yatıyordu. Cam kenarındaki yaşlı adam her gün camdan bakarak arkadaşına dışarısını anlatırdı. “Bugün deniz sakin, yine de uzaktaki teknenin yelkenleri rüzgarla doluyor. Park bu sabah sakin, dünkü sevgililer yine geldi, aynı yere oturup konuşmaya başladılar, el ele tutuştular. Erguvan ağaçları ne güzel açmış, her yer mor bir renk almış, erik ağaçları da beyaz çiçekleriyle onlara eşlik ediyor. Denizin üzerindeki martılar ne güzel de dalıyorlar suya”
Günler böyle geçip gidiyordu ta ki cam kenarındaki yaşlı adam kalp krizi geçirene kadar. İşte o anda duvar kenarındaki adam düğmeye bassa kurtaracaktı arkadaşını ama şeytana uydu, bunca zamandır sadece dinleyebiliyordu, artık görebilirdi de, işte bunun için düğmeye basmadı ve hemşireyi çağırmadı. Aynı kaderi paylaştığı kişiyi ölüme gönderdi, ama o bunun haklı bir savunma olduğunu düşünüyordu. Ertesi gün hastabakıcılar ölen yaşlı adamın yerine kendisini koymaya gelmişlerdi. Hemen yatağının yerini değiştirdiler, İşte o günlerdir bakmak istediği manzarayı nihayet görecekti. Başını kaldırdı ve pencereden baktı; simsiyah bir duvar ! İşte bencillerin hazin sonu hep böyle siyah duvarlarla karşılaşmaktır.
Karşılığı beklenmeden yapılan her iyilik bencilliğe indirilen bir darbedir. Benden sonra tufan kopsun diyenlerden değilseniz, başını eğmiş ve üzüntülü bir öksüzü gördükten sonra gidip kendi çocuğunun yüzünü öpmeyin. Ben kelimesini lügât tarlanızda seyrekleştirin. Aksi halde "gemisini kurtaran kaptandır" diye diye , gemilerden umudu keseceğimiz gün çok yakın olacaktır. Allah beni ben’den, sizi sizden korusun