Bütün ebeveynler çocukları için en iyisini ister; bütün ebeveynler çocuklarını sever.
Bütün ebeveynler zaman zaman hata yapar; çocuklar da bunu tolere edebilir. Lakin bazen ebeveynler tüm iyi niyetleri ve insaniyetleriyle çocuklarının ruhunu zehirleyen; yetişkinlik hayatlarında tomar tomar terapi parası vermesine sebep olacak davranışlar gösterir. Bu davranışların bu kadar marazi olduğunu bazen bilir, bazen bilmez. Bazen de kendi ebeveynlerinden yalnızca böylesini gördükleri için başka türlüsünü bilmez.
Toksik ebeveyn kavramı son yıllarda sıkça dile getirilen bir kavram. Toksik ebeveynlik davranışlarının içinde cinsel, ruhsal, bedensel istismar, alkolizm ya da başka bağımlılıklar var. Bunlar hasarı önden tahmin edilebilecek zararlar. Bir de örtülü zararlar var. Bunlar basit davranışlarla gelen, kötülük olsun diye yapılmayan ama çocuğun kişilik gelişimini derinden etkileyebilecek davranışlar.
İşte toksik ebeveynin örtülü davranışlarından bazıları:
Sevgi için koşul koyma
Bütün çocuklar sadece var oldukları için sevilmeyi, kabul edilmeyi hak ederler. Sevilmelerinin herhangi bir performansa, davranışa ya da duruma bağlı olmadığını bilmeliler. Toksik ebeveynlerin karakteristik davranışlarından biri sevgi için koşul koyma halidir. "Uslu durmazsan seni sevmem”, "Notların iyi olmazsa bizimle tatile gelemezsin” gibi koşullar koyarak sevgi aktarmada cimrilik yaparlar. Çocuk da böylece performans kaygısı olan bir yetişkin olarak büyür. Oysaki sevgi, üzerinde pazarlık yapılacak bir kavram değildir.
Zehirli şakalar
Bir çocuğun dış görünüşü, zekâsı, becerisi ve davranışları hakkında sık sık yapılan sözel ataklar (ki bunlar şaka kisvesi altında da olabilir) sözel taciz olarak da isimlendirilebilir. Toksik ebeveynler bu atakları mizah kisvesi altında tekrarlarlar. Çocuklar gerçekle şakanın, tehditle takılmanın arasındaki farkı ayırt edemeyebilirler ve sevdikleri, mutlak doğru kişi olarak gördükleri kişinin sözlerini içselleştirebilir, bu şekilde de kırılabilirler. Sözel tacizler çocuğun ebeveyn tarafından sürekli 'sakar', 'beceriksiz', 'şaşkın' gibi sıfatlarla etiketlenirlerse çocuklar bu etiketlere inanır ve kendilerini bu şekilde görürler.
Mükemmeliyetçilik
İnsan kusursuz değildir. Anne babalar da kusursuz değildir. Dolayısıyla çocuktan kusursuz olması beklenemez. Mükemmeliyetçi anne babalar çocuklarının mükemmel olmasını sağlayabilirlerse mükemmel bir hayata kavuşacaklarını hayal ederler. Üç mükemmel bir cümlede ancak mutsuz bir hayat yaratır. Çünkü insanın, özellikle de çocukluk çağında hata yapmaya ve hata yapmanın dünyanın sonu olmadığını görmeye ihtiyacı vardır. Hata yapmaktan korkan çocuk yeni şeyler denemek için kendine güvenmeyecektir. Hata yapmaktansa hiç başlamamayı tercih edecektir. Anne ve babasını bir türlü tam olarak tatmin edemeyeceğini anlayan çocuk hayattan bir bakıma vazgeçmeyi tercih eder. Diğer bir seçenek de 'Daha iyisini yapabilirdim' hissi yüzünden, başarılarından mutlu olmamalarıdır. Hep bir eksiklik hissederler.
Evhamla kontrol
Evhamlı anne baba, belki de bunun hiç farkında olmadan, çocuğa sürekli "Sen yetersizsin, seni korumak için ben yanında olmalıyım” mesajını verir. Evhamlı anne babaların çocukları, sırf anne-baba kendi ruh haline hâkim olamıyor diye denemekten, araştırmaktan, özgürleşmekten alıkonurlar. "Benim dediğimi yapmazsan seni şöyle şöyle felaketler bekliyor” ifadesi çocuğun hayatında sıkça duyuluyorsa bu çocuk yetişkinliğinde bile hayatını yaşayabilmek için anne-babasına ihtiyaç duyacaktır.
Ebeveynin duygularından sorumlu olma
Toksik anne babalar çocuklarına sık sık bir fedakârlık çetelesi çıkarırlar. Çocuk için nelerden vazgeçtiklerini, nasıl da çırpındıklarını mutsuzlukla sık sık dile getirirler. Bu anne-babalar kendi mutluluklarından ve hatta üzüntülerinden çocuklarını sorumlu tutarlar. Mutluluk insanın içindedir. Her yetişkin kendi duygularıyla ilgili sorumluluğu kendi alabilecek kapasitede değilse eğer, o büyüyememiş bir yetişkindir. Anne-babasını mutlu etmekten sorumlu olma duygusu çocuğun sırtına ömür boyu taşıyacağı bir yük olarak biner.
Küsmek
Anne-babanın görevi çocuğunu sevmek, korumak, ona güven vermek, onu kendi bağımsızlığına giden yolda desteklemektir. Hal böyleyken anne-babanın çocuğa küsmeye, onu fiziksel ya da duygusal olarak terk etmeye, onu pasif agresif bir tavırla uzaklaştırmaya hakkı yoktur. Öfkeliyken birisiyle konuşmak zor olsa da bir çocuğu tepkisizlikle uzaklaştırmak son derece zararlı ve toy bir yaklaşımdır. Çocuk anne ya da babasının ona küsmesinin (iletişimi kesmesinin) yarattığı hasarı kolay kolay atlatamaz. Bu davranışlar çocukların durumu düzeltmeye dair baskı hissetmesine yol açar; yanlış bir şey yapmamış olsalar bile.