İnsülin hormonunun hiç olmamasından kaynaklanır. Genellikle genç yaşlarda ortaya çıkar. Kişinin kendi bağışıklık sisteminin pankreastaki langerhans adacıklarında bulunan insülin üreten beta hücrelerini tahrip etmesinden kaynaklanır. İnsülin salgılanamayınca glikozun hücre içine girmesini sağlayan reseptörler uyarılamaz ve şeker hastalığı ortaya çıkar. Kişiye dışarıdan insülin hormonu enjekte edilmesi gerekir. Glikoz hücrelere yeterli miktarda girmediği için hücrelerde yağ asitleri enerji eldesinde çok daha fazla kullanılır.
Bunun sonucunda keton cisimcikleri ve asetoasetat adı verilen atık maddeler çok miktarda oluşmaya başlar ve kana verilir. Kanda yükselen asitli bileşikler kanın pH’ını düşürmeye başlar ve homeostaziyi bozar. Ayrıca kanda lipidli bileşikler ve kolesterolün yükselmesi, damarların daralmasına, yüksek tansiyona ve kalp problemlerine neden olur. Şeker hastalarında gözlerde katarakt oluşumu, böbrek rahatsızlıkları, yeterli oksijeni dolaşım sisteminden alamaması sonucunda ayak parmaklarında kangren oluşumu sıklıkla görülür. Ayrıca glikoz eksikliğinden protein yıkımı da artacağından bağışıklık problemleri de ortaya çıkar.