İcat daha önce bulunmayan bir şeyin insan çabasıyla geliştirilmesidir. İcatların çoğu daha önce var olan teknolojinin yeni ve benzersiz biçimde bir araya getirilmesinin sonucudur. İcadı yapan kişiye mucit denir.
Yüzyıllar boyunca insanlar uzak yerlerle haberleşmeyi sağlayacak işaretler gönderme yollarını aradılar. Mesaj iletmek için başvurulan ilk yöntemler, açık havada yakılan ateşler ve parlayan aynalardı.
Fransız Claude Chappe (Kulod Şap) Bin Yedi Yüz Doksan Üç’te icat ettiği mesaj iletme makine sine, “uzaktan yazan” anlamına gelen “telgraf” adını verdi. Sonraki kırk yıl içinde elektrikli telgraf geliştirildi.
Bin Sekiz Yüz Yetmiş Altı’da Alexander Graham Bell (Gıraham Bel) ilk kez konuşmayı teller aracılığıyla iletmeyi sağlayan telefonu icat etti. İşitme engellilerle ilgili çalışmaları, Bell’i seslerin havadaki titreşimlerle nasıl oluştuğunu merak etmeye yöneltmiş. Telefonla ilgili çalışmalarının dayandığı ilke de buydu. İlk telefon kablolarında camla kaplanmış bakır teller kullanılırdı. Telefon konuşmaları santrallerde çalışan görevliler aracılığıyla yapılıyordu.
Günümüzde ise artık telefonlar ile konuşmanın dışında birçok şey yapılmaktadır: İnternete girmek, mesaj göndermek, fotoğraf çekmek, video kaydetmek, müzik dinlemek, görüntülü görüşme yapmak bunlardan bazılarıdır. Artık telefon sadece telefon değildir.