Teknoloji, hayatımızı kolaylaştırıyor; diğer taraftan da bizi kolaycılığa alıştırıyor. Bayram, doğum günü, yılbaşı gibi özel günler için birileri tarafından hazırlanmış mesajlardan gönderiveriyoruz. Değer verdiğimiz insanların ziyaretlerine gitmek yerine sosyal medya üzerinden onları takip ediyoruz. Seslerini duymaya gerek görmeden mesajla gideriveriyoruz hasretimizi. Sevgimizi, mutluluğumuzu hatta öfkemizi iki nokta, parantez ve emojilerle anlatıyoruz. Hatta aynı evin içinde yaşadığımız kardeşimiz, anne ya da babamızla haberleşmek için bile mesaj yazıyoruz. Uzun süredir görüşemediğimiz arkadaşlarımızla sosyal medya aracılığıyla görüşüyoruz. Önce masanın, sonra kendimizin fotoğraflarını çekip sosyal medyaya koyuyoruz. Bilgimizi, fikirlerimizi başka insanlarla paylaşmak tabii ki güzel ama yediğimiz, içtiğimiz, giydiğimiz, gezdiğimiz ve gördüğümüz her şeyi paylaşıyoruz. Neredeyse sosyal medyada paylaşmak için bunları yapıyoruz. Eskiden arkadaş sofralarında ekmeğimizi paylaşıyorduk şimdi çektiğimiz öz çekimleri.
Toplumsal ilişkileri zayıflatıyor. Resimde gördüğümüz gibi yaşlılar ile gençler kopuk bir hayat sürüyorlar. Gençler aileleri ile bile mesajla iletişim kurmaya çalışıyorlar. Eski samimiyet saygı ve sevgi ortamı kaybolmuştur ne yazık ki. Aile içinde dahi yüz yüze iletişim kurulamaz olmuş. Eski yıllarda aile bireylerinin akşam yemeklerinde bir araya gelmesi, günün nasıl geçtiğine dair aile meclisi de hasbihâller edilmesi olağandı. Birlikte yaşananları, yaşanmışlıkları zihin bir köşesine not etmesi küçük ya da büyük anıların bizleri mutlu etmesi, duygulandırması, önemsenecek bir olgudur.