Taşköprü'de Bağ Bozumu

Ali CÖRE

Hani bizim Salih vardı ya.SEKA'daki memur bey.Şu kuru zevkli,çalışma delisi olup ta sonradan aklı başına gelen Salih.
Ramazan ayında,teravih namazından sonra arkadaşlar arasında muhabbet ve eğlencenin ortası.Tam da okeyin en heyacanlı yerinde bir taş atmaz mı masaya?
—Arkadaşlar bizim fabrika çoktan satılmış.Ama kimseye söylemiyorlar.Müdür ağzından kaçırmış.On beş yirmi güne varmaz ilan ederler.
Sanki tomruk yüklü bir kamyon acı bir fren yemişti,az daha okey masasına dalacaktı.
Istakalar devrildi,taşlar bozuldu,çay bardakları şakır şakır tabaklara kondu.
—Elinin körü.Ağzını hayra aç.Ramazan mübarek günde şunun laf diye söylediğine bak..

…..
Zaten o günlerde ülkenin gündeminde en çok konuşulan iki kelime vardı:"Özelleştirme" ve "KİT lerden kurtulma”
Ama Taşköprü’de böyle bir şey olmazdı.Bu fabrika bildik bir KİT değildi, verimliydi, karlıydı. Hatta İzmit’teki fabrikaya bile destek veriyordu burası.

Bu karar geçmiş dönemin koalisyon hükümetine aitti.

—Hem yeni hükümet onlar gibi değil.Bizden biri bunlar. O kararı uygulamazlar.

Ama yeni hükümetin de en önemli hedefiydi bu. O acı reçeteyi uygulayacaktı. Çaresizdiler.

—Karar iptal edilemez miydi? Ya da öteleme olmaz mıydı?
—Bence edilir. Görmüyor musunuz, İzmit bizden önce kapanacaktı. Halen çalışıyor.
—Hem özelleştirme sayesinde yeni patronlar gelirmiş.

Zaten eski patronların bazılarını da kimse sevmiyormuş. Onları da kovar.Belki de daha iyi şartlar da çalışılır. Maaşlara da zam yaparmış.
"Kral öldü,yaşasın yeni kral.”

—Ya bizi çıkarır, makinaları kapatır veya kapasiteyi düşürürse.
—Yok canım olur mu öyle şey?
—Daha geçen yıl yenilendi ya makineler. Boşa mı yapıldı o kadar masraf?
—Daha da büyür. Kapasite artar.Kalite yükselir.
........
Bu minval üzerindeki konuşmalar artık günlerce sürdü.
Ne araba, ne okey masası ne de ırmak kenarındaki söğüt gölgeleri, şimdi kimsenin aklına gelmiyordu. Beyaz Evin kapılarını kimse umursamıyordu. Seymenlinin serin gölgelerini ateş basmıştı. Irmakların suyu çoktan çekilmişti.

Bağ bozumuydu artık.
Şimdi herkesin aklında borçlar, ev, köy, çoluk çocuk, okul, akrabalar, kaynananın hazır sofrasından mahrumiyet. O kadar çok şey vardı ki.

.......
iş kesinleşmişti. Dedi kodular bütün ilçeyi sarmıştı.
Bu arada gizliden gizliye bundan hoşnut olanlar da yok değildi İlçede.
—Aman sende!
—Onlar da hakkından fazla alıyordu!
—Neydi o. Bir hava bir hava.

Neler neler söylendi. Bir “oh olsun” deyip “kına yakma”dıkları eksik kalmıştı geriye.

Olacak iş miydi bu? Ama olmuştu.
Halbuki daha fabrika geçen yıl elden geçmiş, bi ton masraf yapılmıştı. Evet 2 milyona (eski para ile trilyon) yeni makinalar alınmıştı. Mesela markalama makinaları, lazer delme makinaları alınmıştı ve duvar kağıdı markalaması yapılıyordu.

......
İlçe, SEKA nım şokunu üzerinden atamadan, bir sene sonra sıra Sümerbank Kendir Fabrikasına geldi. (2004) Burada da bütün kırmızı düğmelere basıldı. Bir daha çalışmayacak şekilde makinalar stop edildi. Şalterler indirildi.

1947 yılında kurulan Sümerbank Taşköprü Kendir Sanayi Fabrikası da kapandı.
1984 yılında işyerinin 426 çalışanı vardı.17.11.1995 tarihinde 302 çalışanıyla TEKEL'e devredildi. 2004 te TEKEL de bu işletmeyi kapattı ve 180 dönüm üzerine kurulu tesisteki makineler hurdaya çıkartıldı.

Fabrikalar kapandı, tazminatlar dağıtıldı.Herkes borcunu derdini halletti,yarım kalan inşaatını tamamladı.Ama bu narkozun etkisi geçince o acıyı derinden hissetmeye başladılar.
Artık ilçenin iki ucundaki fabrika da kimsesizliğe ve sessizliğe büründü.

Oh olsun diyenler neye sevindiklerini şimdi anlamışlardı?

Ve her yede sessizlik hüküm sürecekti artık.
Bizim mahalleden bir daha fabrika servisi geçmeyecekti.Annem babamın yemek saatini bilemeyecekti.
Gecenin sessizliğini bozan vardiya işçilerinin fiskosları duyulmaz olmuştu.

Hele o Kendir Fabrikasının yanındaki top sahası yok mu? Ne zaman yanından geçsem içim burkulur.Çocukluğumuzda buraya gelir abileri seyrederdik.Arada bir iki top teperdik. Şimdi paslanmış bir kilit,toprağa gömülmüş demir kapılar,güneşte iyice rengini atmış, solmuş bir tabela, çürümek üzere olan kale direkleri ve diz boyu kurumuş bıtırakların kapladığı saha.
Caminin karşısında iki kanatlı kocaman bir bahçe kapısının önünde nöbet tutan,şişman ,esmer,kır saçlı, siyah elbiseli,kasket gibi başında şapkası olan bir bekçisi vardı.Hep merak etmişimdir bu kapının arkasında ne var diye.Kocaman bir park, up uzun fıstık çamları,yem yeşil otlar varmış. Ağaçların altında,otların içinde, cıvıl cıvıl kuş sesleri arasında lojmanlar. Filimlerdeki gibi bir yermiş.Hâla daha duruyor.Arada bir uğrar sakaları dinlerim.Spor yapanları seyrederim.
Kim bilir nasıl mutluydu burda yaşayanlar.Acaba kıymetini bildiler,şükrünü tam yaptılar mıydı?
Daha benim görmediğim başka güzellikler de varmış.Merkezi sistem ısıtma.Elini sıcak sudan soğuk suya sokmadan yaşama imkanları.Ala balık yetişen havuzlar filan.

.......
Dile kolay 1947 den 2004 e..tam 57 yıl.Kim bilir kaç aile buradan ekmek yedi.Ne evlere,ne tarlalara,ne arabalara,ne traktörlere,ne düğünlere destek verdi bu fabrika.
2004 yılının sonunda SEKA ve Sümer Bank Kendir Fabrikasından ayrılan toplam işçi sayısı 898 kişiyi bulmuştu.(426 kişi Kendir Fabrikasından,472 kişi SEKA dan ayrılmış)
Sadece fabrikada çalışanlar değildi işsiz kalan. Tedarikçiler,servisçiler,kendir üreticileri,nakliyeciler daha pek çok ailenin işi bozulmuştu.

Ve o düğün evi gibi çalkalanan Taşköprü durulmuştu.
Her günü bayram arifesi gibi geçen Taşköprü şimdi sakinleşmişti.
Buna istikrar mı denirdi yoksa iflas mı? Büyük markalara ait mobilya ve beyaz eşya mağazaları bir bir kapanmaya başlamıştı.Zira bu türlü yerlerde bir kişi bir eşyayı aldığında herkes aynı dükkandan aynı eşyayı almak için sıraya girer.Taşköprü de öyleydi.O zamanlar müzik setleri yeni modaydı.Sadece bir dükkandan kısa sürede yüzlerce adet müzik seti satılabiliyordu.Esnaf yetiştiremiyordu.Bir felaket gibi çöken bu kapanmalar en çok ta esnafı vurmuştu.
Naz makamında inşaata giden ameleler de aşağı inmişti artık.İşsizlik ve iflaslar dayanmıştı kapıya.

SEKA lıkar tazminatlarını ve ömrünün sonuna kadar emeklilik parasını alacaktı.Sen derdine yan ağla, dön ağla Taşköprü.

Neden böyle olmuştu?
Anlaşılır gibi değildi.Ve anlaşılamadı da.
Seçim olmuş ve ülkeye istikrar gelmişti.
Taşköprü tercihini güçlü ve istikbal vaat eden bir hükümetten yana kullanmıştı
.......
Bu gün gayet sakin bir emekli kentidir artık Taşköprü.
Bir de içme suyu şebekesi,kanalizasyon alt yapısı bitip,Organize sanayi geldi mi arkasından Pompeyi antik kenti üzerindeki ölü toprağını atıp hortlayıp ,hazinelerini açtı mı?

Kim tutar artık Taşköprüyü.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan, isimsiz ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumların her türlü cezai ve hukuki sorumluluğu yazan kişiye aittir. Eğitim Sistem yapılan yorumlardan sorumlu değildir.
Yorumlar (2)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.