İman; Zarurat-ı Diniyye dediğimiz yani Peygamberimiz (sav)'in Allah tarafından haber verdiği kesin olarak bilinen şeylerin doğru olduğuna kesin bir şekilde içten ve yürekten inanmaktır.
Taklidi iman; Delillere dayalı olmaksızın sadece çevrenin telkini ile meydana gelen, kişinin İslâm toplumunda doğup büyümüş olmasının tabii sonucu olarak gözüken imana Taklîdî iman denir. Bu iman geçerli olmakla beraber, inkârcı ve sapık kimselerin ileri süreceği itirazlarla sarsılabilir. Bunun için imanı, dini ve aklî delillerle güçlendirmek gerekir.
Bu taklidi imanda insanın önemli esasları ve azaları olan kalp, ruh, vicdan, duygular, imandan nasiplenip beslenemez. İman bu aza ve esaslarda perçinlenip kökleşmez. Bu yüzden çıkıp gitmesi kolaydır. Az bir şüphe ve inkar karşısında dayanamaz, çabuk söner.
İmanın en ilkel ve basit olanı taklidi imandır. İmanın tahkik derecesi; ilim ve marifet ile inkişaf eder. Tahkiki iman, ilim ve marifetin bir neticesidir. Taklidi imanda bir sabit fikirlilik ve durağanlık olduğu için, bu iman ile ne huzur kazanılır ne de gaflet izale edilir.