Zan, iyice bilmeden tahmine göre konuşmak, fikir yürütmek ve bilgi vermektir. Bir kimsenin kesin bilgisi olmamakla birlikte başka bir kötü düşünce ve kanaate sahip olmasına ise suizan, yani “kötü zan” denir. Suizan, sözlükte “ön yargı” demektir. Yani bir kişi hakkında bilmeden, tanımadan, sormadan peşin hüküm (yargı) sahibi olmaktır. Suizanın zıddı, “hüsnüzan”dır. Hüsnüzan; iyi-güzel zan, bir kimse veya bir olayın iyiliği hakkında vicdani kanaat demektir.
Suizanda bulunmak; bencillik, kıskançlık ve düşmanlık gibi kötü duyguların bir neticesi olarak ortaya çıkar. Bu duygular kişiyi olumsuz düşüncelere sevk eder. Doğru karar verebilmesini engeller, yanlış davranışlara yöneltir.
İslam âlimlerinin genel yorumuna göre suizan yasaklanmış ve dolaylı olarak bir kimse hakkında aksini gösteren açık deliller olmadıkça hüsnüzanda bulunmak gerektiğine, zira suizannın ahlakî ve insanî zararlara yol açacağına dikkat çekilmiş, kural olarak dışarıdan bakıldığında iyi görülen bir kimse hakkında kötü zan beslemenin “haram” olduğu kabul edilmiştir. Ayet ve hadisi şerifler, bu hususla ilgili davranışın nasıl olması gerektiğine açıklık getirmektedir. Kur’an-ı Kerim’de, “Ey iman edenler! Zannın birçoğundan sakının çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurlarını ve mahremiyetlerini araştırmayın…” (Hucurât suresi, 12. ayet) buyrulmaktadır.
Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) suizannın ise bir çeşit yalan olduğunu dile getirmiş ve şu sözleriyle yasaklamıştır: “Sakın zanna yer vermeyin. Zira zan, sözlerin en yalanıdır.”(Buhârî, “Nikah”, 45.)
Hucurât suresinden anlaşıldığı üzere zannın hepsi günah değildir. Müminlere karşı “hüsnüzanla” muamelede bulunmak esastır. “Bu iftirayı işittiğiniz zaman iman eden erkek ve kadınlar, kendi (din kardeş)leri hakkında iyi zan besleyip de,‘Bu apaçık bir iftiradır.’ deselerdi ya!” (Nûr suresi, 12. ayet.)
Hz. Peygamber (s.a.v.), “Hüsnüzan, imandandır.” buyurmuş; müminlerin Allah’a (c.c.) ve birbirlerine hüsnüzan göstermeleri gerektiğini beyan etmiştir. Bir kutsi hadiste Allah’a (c.c.) hüsnüzanla ilgili olarak; “Ben, kulumun bana zannı gibiyim.” (Buhârî, “Tevhid”, 15; Müslim, “Zikr”, 2.) diye ifade edilmiştir. Hz. Peygamber (s.a.v.), vefatından üç gün önce; “Her biriniz, (başka şekilde değil) ancak Allah’a, hüsnüzan ederek ölsün.” (Müslim, “Cennet”, 81, 82.) buyurmuştur.