Ün sahibi olmak, üne kavuşmak, ünlenmek.
- "Günümüz gençleri, kısa yoldan şöhret kazanma peşinde."
- "Oynadığı iki filmle şöhret kazanmış bir sanatçı."
- O, tefekkürüyle ve ince düşünüşüyle medresede şöhret kazanmış bir gençti.
Şöhret bulmak (veya kazanmak) deyiminin TDK anlamı nedir
ün sahibi olmak, üne kavuşmak, ünlenmek: "Fakat Nedim'den hoşlanan kızlarla kadınların çoğu onu, yeni şöhret bulan bir sinema aktörüne benzetmektedir." - Yakup Kadri Karaosmanoğlu
"Her mahallede hatta satıcılar arasında şöhret kazanmış olan güzel sesliler bulunurdu." - Abdülhak Şinasi Hisar