Yahudiler, bu duvarın önünde Mabedin durumu için ağıt yakarlar ve en kısa zamanda yeniden inşa edilmesi için Tanrı’ya yalvarırlar. Bence Yahudiler bir arada kalmak adına bilerek yapmıyorlar ki hep bu duyguları canlı kalsın diye yapıyorlar.
Okumadan Geçme...
Süleyman Mabedi, Kudüs’ün Eski Şehri’nde Tapınak Dağı’nda MÖ 964’te yapımına başlanmış ve MÖ 957’de tamamlanmış devasa bir Yahudi mabediydi. Adını, yapım emrini veren Yehuda ve İsrail Krallığı kralı Süleyman’dan almıştır. Ancak bu mabede Yahudiler tarafından “Mukaddes Ev” anlamına gelen Beit HaMiqdaş denir. Gelecek asırlarda bu mabet, pagan Babil kralı II. Nebukadnezar tarafından MÖ 586’da yağmalandı ve kullanılamaz hâle getirildi. Mabedin yıkılması ve sürgünler, kehanetin gerçekleşmesi olarak görüldü ve Yahudiler’in dinî imanlarını daha da güçlendirdi.
Süleyman Mabedi, Kudüs’teki Haram-i Şerif’in bulunduğu dağ sırtının orta bölümünde yer alan Kubbetü’s-Sahre’nin olduğu yere inşa edilmiştir. Dönemin mimarisine göre Süleyman Mabedi, “Kutsallar Kutsalı”, “Kutsal Yer” ve mabedi kutsal olmayan yerden ayırmak için yapılmış olan “Eyvan” olmak üzere üç ana bölümden oluşuyordu.
Günümüzde ise Süleyman Mabedi’nin yeniden inşası konusunda farklı görüşler ve politikalar bulunmaktadır. İsrail Devleti tarafından yürütülen politikalar, dindar Siyonistler tarafından hayal kırıklığıyla karşılanmış ve fundamentalist bir hareket olan III. Mabet Hareketi doğmuştur. Bu hareket, Kudüs’teki Mabet Tepesi’ndeki İslami mirası yok ederek yerine III. Mabet’i inşa etmeyi hedeflemektedir.
Arkadaşlarınızla bu tarihi ve dini öneme sahip yapının neden yeniden inşa edilmediğini tartışabilirsiniz. Belirttiğimiz gibi, bu konuda farklı görüşler ve politikalar bulunmaktadır ve bu tartışma oldukça karmaşık ve duygusal bir konudur.