Ecel, Allah tarafından her canlı için önceden takdir edilen hayat süresi ve bu sürenin sonu olan ölüm vakti anlamında kelâm terimi.
Kader, Allah’ın nesneleri ve olayları özellikle sorumluluk doğuran beşerî fiilleri, ezelde planlayıp zamanı gelince yaratması anlamında terim.
Ecel Allah’ın elindedir. Canlıların biyolojik yasalarla ölmelerini planla-yan Allah’tır. Yani ölümü takdir eden Allah’tır. Nasıl ki bize hayat veren Allah ise bizim ölümümüz de onun emri ve planıyladır. Ehl-i sünnet âlimlerine göre insan ömrü uzamaz ve kısalmaz. Kur’ân-ı Kerîm’de ve bazı hadislerde ilk bakışta ömrün uzatılması veya kısaltılması anlamına gelebilecek naslar varsa da bunların, mânası apaçık olan ecelle ilgili muhkem nasların ışığında açıklanması gerekir. Kur’an’da bazı insanların ömürlerinin uzatılmasının, bazılarının ise kısaltılmasının apaçık bir kitapta bulunduğu ifade edilmektedir (Fâtır 35/11).
İnancımıza göre Yüce Allah (c.c.), her varlık için bir yaşama süresi belirlemiştir. Buna ömür denir. Ömrünü tamamlayan her varlığın hayatı sona erer. İşte ömrün bittiği, hayatın sona erdiği zamana ecel denir. Ecel ve ömür, kader inancıyla ilişkilendirilen iki kavramdır. İslam kültüründe, eceli gelen her insanın mutlaka öleceği, ölüme çare bulunamaması, her canlının belli bir ömrünün olduğu vb. hususlar kader inancı çerçevesinde ele alınmıştır. Kur’an-ı Kerim’de yer alan bilgilere göre Allah’ın (c.c.) belirlediği ecel gelince hayat sona erer. Eceli gelen kimsenin ölümünü engellemek ya da geciktirmek mümkün değildir. Bununla ilgili olarak bir ayette şöyle buyrulur: “Eğer Allah, insanları zulümleri yüzünden cezalandıracak olsaydı yeryüzünde hiçbir canlı bırakmazdı. Fakat onları takdir edilen bir müddete kadar erteliyor. Ecelleri geldiği zaman onlar ne bir saat geri kalabilirler ne de öne geçebilirler.”(Nahl suresi, 61. ayet.)