İkisi de ahenk unsurlarının yer yer nakaratların ortak olduğu türlerdir. Şiir, musikiyi barındıran kafiye ve rediflerle örülüdür ve müziğe benzerdir.
Şiir, duyguları ifade ederken kelimelerin estetik bir şekilde bir araya gelmesiyle oluşan edebi bir türdür. Şiirin temel ögeleri arasında redif, kafiye, ölçü, aliterasyon, asonans, ses ve kelime tekrarları vardır. Bu ögeler şiirie müzikalite katar ve şiirin ses uyumlarının ön plana çıkmasını sağlar.. Şiirde bir ölçünün olması bir ritmin ve ahengin oluşmasını sağlamaktadır. Bu yüzden şiir müzikle benzer. Her ikisinde de ritmik ögeler vardır. Seslerin ahenkli ifadesi vardır. Ve her ikisi de fonetik / işitsel sanattır.
Şiir, müzikle birleşince daha da güçlenir, etkisi artar. Ozan, baskı, âşık, abdal gibi değişik isimler alan ve bağlama ile çalıp söyleyen bu gezgin, gurbetçi kişiler, büyük bir kültürel gayreti de yerine getirmişler, Türk Milletinin kaynaşıp birleşmesini sağlamışlardır. Duru Türkçe ile söylenen şiirler, kültürel yozlaşmanın, yabancı dil egemenliğinin önüne geçmiştir. Göçebe topluluklar arasında, asker ocaklarında, sınır boylarında ilden ile, dilden dile Türkçe söylenerek kültürel bütünleşme aktarmalarla zenginleştirilmiştir.