Çanakkale Savaşı’nda top mermisini kaldırırken bu merminin topun namlusuna ne olursa olsun sürülmesi gerektiğini hissetmiştir. Kendisini buna mecbur hissetmiştir.
Şimdi şöyle düşünüyoruz. Korunması gereken bir vatan, geçilmemesi gereken bir boğaz, önümüzde bu boğazı geçmeye çalışan düşman gemisi, bir topumuz ve yaklaşık 250 kg ağırlığında mermilerimiz var. Bu mermileri topa yükleyen mekanik sistem hasar aldığı için kullanılmaz haldedir.
Düşman gemileri eğer bu boğazı geçerse İstanbul'u ele geçirecekler. Tek amaçları da bu zaten. Benim görevim bu gemilerin bu boğazı geçmelerini engellemek, topu ateşlemek. Topun yükleme sistemini bozuk olduğunu benden başka kimse bilmiyor.
Benim ne olursa olsun bu mermiyi bu topun namlusuna yerleştirmem lazım. Baktım topun yükleme sistemini düzeltme şansın yok Bir çare bulmam lazım. Görevimi yerine getirmeliyim. Vatanın korunması ve düşmanın yok edilmesi gerekiyor.
Bunu bir şekilde başarmak ve bu mermiyi kaldırmak zorundayım. Bana Allah yardım eder. O büyüktür. Dua ederek ona sığınarak bu mermiyi kaldırmak için eğildi. Mermi çok ağırdı ama başarmalıydı. Bütün bu ruh halinde eğildi ve mermiyi sırtına aldı. Daha sonra topun namlusuna zorla sürdü.
Top nişan aldı, ateşlendi 250 kg'lık mermi kuş gibi uçtu ve gemiyi vurdu. Gemi su almaya başladı. Düşman ne olduğunu anlayamadı. Susmuş olan Türk bataryaları ateş ediyor ve gemilerimizi vuruyordu. Gemi boğazın sularına gömüldü.