İnsanları görünen şekil üzerinden değerlendirmek, onlar hakkındaki yargıya görünürdeki şekillerden yola çıkarak varmaktır şekilcilik . Formlardan hareket ederek, önyargı ile kol kola yürümektir. Her sakallıyı dede zannedip , düşünmeden yüzeysel yaşamaktır.
Şekilciler, güneşe değil, güneşi işaret eden parmağa odaklanırlar. Çünkü onlar vitrin insanlarıdır. Yemeklerin tadı yerine şeklini beğenmeyenler , hava atmak için elinde marka poşeti ile dolaşanlar , bindiği arabaya uygun kıyafet giyen gösteriş meraklıları, kıyafetlere rüküş etiketi vuranlar hep şekilcilik zehrini yudumlayanlardır. Bunlar Nasrettin Hoca'nın ye kürküm ye hikayesini unutanlardır. Elbette yaşam şekillerden meydana gelir. Yazılar ve varlıklar şekillerden ibaret olsa da şekillerden faydalanırken şekilci olmamak gerekir. Burada kastedilen şekilcilik , amacın dışına çıkan eylemlerin, öz ile ruh dengesini kaybederek asıldan farklı yaşam biçimi oluşturmasıdır. Cevizi kırarak içindeki öze ulaşamayanların cevizi kabuktan ibaret sanmasıdır. Gözlerin gördüğü şekilden hareketle hemen bir yargıya varıp tepki gösterenler cevizin özüne inemeyenler, işte bu şekilcilerdir. Aziz Şirzad ne güzel söylemiş ‘’Şekle önem verme. Şekil topraktandır yanılırsın, içteki cevhere önem ver ki cevher ruhtandır erdem bulursun. İnsan kimdir derlerse vicdanı olan de ! Akıl ve kalp herkeste var. Vicdan ise adam olanda var.’’
Şekillerin etkisine kapılarak anlamı yitirenler, şekillerden ibaret dünyalarında dertlerden ve sıkıntılardan kurtulamazlar. Onlar bu düşünceleriyle , kuzu postuna bürünmüş kurtlara yem olurlar. Ardından da ah, vah ederler. Öze inmemiş yüzeysel düşüncelerle sığ denizlerde bile boğulurlar. Şekilciler her sırtlan gülüşünde mutlu olup, her timsah gözyaşında hüzünlenenlerdir. Sırtlan ile timsah arasında geçen şu olay da konuya ışık tutar. Suların yükseldiği sırada Nil kıyısında bir sırtlan ile bir timsah karşılaştılar; durup selamladılar birbirlerini. Sırtlan konuştu ve dedi: ''Günleriniz nasıl geçiyor efendim'' Timsah cevap verdi: ''Kötü geçiyor. Gün oluyor acılarım ve hüznüm içinde ağlıyorum ve yaratıklar diyorlar ki: ‘’Bunlar yalnızca timsah gözyaşları.’’ Bu beni her sözün ötesinde yaralıyor.''Sırtlan dedi ki:''Acınız ve hüznünüzden söz ediyorsunuz; ama bir an için beni düşünün. Dünyanın bütün güzelliğine , harikalarına, mucizelerine bakıyorum ve salt bir sevinçle gülüyorum. Ormanın insanları diyorlar ki: Bu sadece bir sırtlan gülüşü.''
Şekilcilikten dolayı iyi görünmek iyi olmaktan daha fazla önemsenir olur. Oysaki şekilleri ete kemiğe büründüren, onlara anlam veren duygular ve düşüncelerdir. Çünkü suret siretle anlamlanır. Unutmayın, manasız şekiller insanları uzaya da çıkarsa ruhun derinliklerine götüremez !