İsminin Selim olduğunu öğrendiğim bu öğrenci de dersten çıkacak olan kuzenini beklemekteymiş. Gerçekten gözlerinden zeka fışkıran bu çocuk tanımadığı bir büyükle çok rahat diyaloğa girebilmişti. Büyüyünce ne olmak istiyorsun, sorusunu sorduğumda kararlı bir şekilde, inşaat mühendisi, deyiverdi. Sıra can alıcı soruya geldi; hangi okulda okumak istiyorsun?
-Benim derslerim çok iyi, hayalim İstanbul Erkek. Orası olmazsa Adnan Menderes olabilir, ablam da orada okumuştu.
-Selim’ciğim biraz canını sıkacağım ama yeni sistem gelirse, sen orada okuyamazsın.
-Nasıl yani, kazansam da mı?
-Yeni sisteme göre sınav olmayacak ve sen mecburen sadece evine en yakın olan okulda okuyacaksın.
Dudaklarını bükerek;
-Ne yani şimdi ben ………….. Lisesi’ne mi gideceğim, ama orası çok kötü.
Bu diyalog hayali üretilen bir diyalog değildir, nasıl ki küçücük bir çocuğun bile farkına vardığında aniden morali bozuluyorsa yeni sistem milyonlarca öğrencinin ve ailelerinin hayallerini yıkmış olacak.
Maalesef aileler sıkıntının farkında değiller. Şu an 7. Sınıfta okuyan öğrenciler, bakanlığın yapıyoruz dediği çalışmaya göre, paraları varsa eğer özel okullarda okuyacaklar yoksa mahallelerindeki liselere gidecekler.
İnsanlardaki rekabet hissini öldürmek komünistçe bir yaklaşımdır. Herkesin aynı olmasını istemek insan fıtratının tersine çark döndürmek demektir. Gerçekten çocuğunun iyi bir eğitim almasını isteyen aileler, hele şöyle veya böyle çocuğunun bir seviyesi varsa , mevcut şartlarda gözde okullardan birisini kazanma altyapısına sahipse, bir yıl sonra karşılaşacakları sıkıntıların farkına şimdiden varmalı ve bence gerekli mücadeleyi çocuğu adına ortaya koymalı.
Galatasaray’ın, İstanbul Erkek’in, Cağaloglu’nun ve hatta Atatürk Fen Lisesi’nin v.s. birer mahalle mektebi olması tam bir faciadır. Haydi bu okulları bırakalım, her ilçede bile okulların seviyeleri ayrı ayrı. Hatta bu seviyelere göre öğretmen kalitesi bile farklılık arz ediyor.Şimdi bir öğretmen düşünün ki aynı sınıfta 100 sorudan 90 üstü net yapabilecek olan da var, eksi netlere düşebilecek olan da var. Öğretmen kime göre ders analtacak? Neye göre ders anlatacak? Yazık değil mi iki çocuğa da?
Bence her iki aile de tehlikenin farkında olmalı. Bir dershane düşmanlığına çocuklarımız heder edilmemeli. Mesele ailelerin maddi durumuysa, hem belediyelerin bilgi evleri hem de gönüllü vakıfların etüt merkezleri çocuğunu dershaneye gönderemeyen ailelere ücretsiz destek çıkıp tam teşekküllü dershane eğitimi vermekte. Öyleyse mesele paragözlülük veya söğüşçülük meselesi değil. Sınav olmadan yerleştirme olmaz. Sınav olmadan canlılık ve dinamizm olmaz. Eleme olmadan kalite olmaz, kalite olmazsa kaliteli insanlar yetişmez . Sınav olmazsa Doğu,Güneydoğu’nun entegrasyonu sağlanamaz.Bu da bir milletin geleceğine ihanettir.
Şahsen kendi çocuğumun şu an 8. Sınıfta okumasına seviniyorum. Ama geleceğin Selim’leri adına üzülüyorum. Yapılan yanlışlıktan geri dönülmesi temennisiyle…