Kur’an-ı Kerim okumak, onu öğrenmek ve öğretmek önemli bir ibadet kabul edilmiştir. Peygamberimiz (s.a.v.); “Sizin en hayırlınız, Kur’an-ı öğrenip öğretendir.”24 buyurarak inananları Kur’an-ı Kerim okumaya teşvik etmiştir. Kur’an'ı Kerim sahabenin hayatında önemli bir yer tutmakta idi. Bu sebeple sahabiler zamanlarının çoğunu Kur'an-ı Kerim okumakla geçirmişlerdir. Kur'an'ın bir anlamı da okumaktır.
Kur’an-ı Kerim, sahabenin günlük hayatında kullandıkları dil ile indirilmiştir. Bu nedenle sahabe, Kur’an-ı Kerim’i anlama ve ayetler üzerinde düşünmede büyük bir imkâna sahipti. Onlar “Ezberinde Kur’an’dan bir şey olmayan kimse harap bir eve benzer.” (Ahmed b. Hanbel, Müsned, C 1, s. 223.) uyarısı üzerine ayetleri ezberlemek, ezberden okumak ve manalarını anlamak için çaba gösteriyorlardı.
Mekke’den uzak olan Müslüman topluluklara Hz. Peygamber (s.a.v.) bir öğretici göndermiştir. Örneğin Mekke Dönemi’nde Akabe Biatı’ndan sonra Müslüman olan Medineli Müslümanlara sahabilerden Mus‘ab b.Umeyr’i (r.a.) göndermiştir. Kur’an-ı Kerim’in yazılması, başkalarına öğretilmesi, ezberlenmesi sahabilerin başlıca görevleri arasında yer almıştır.
Sahabiler Kur’an-ı Kerim’i okuma ve ezberlemenin yanı sıra onu anlama, ayetler üzerinde düşünme ve emirlerine uygun hareket etmeye de özen göstermişlerdir. Çünkü Kur’an-ı Kerim’i anlayarak okumak, üzerinde düşünmek Allah (c.c.) tarafından istenmiştir. “Bu Kur'an, âyetlerini düşünsünler ve akıl sahipleri öğüt alsınlar diye sana indirdiğimiz mübarek (kutlu, feyz kaynağı) bir kitaptır.” (Sâd suresi, 29. ayet.)