Erkam Bin Ebi’l-Erkam -radıyallahu anh- ilk Müslüman olan sahabilerden… Evini Müslümanlara açarak Resûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimizin emrine veren bir yiğit… İslâm’ın ilk müessesesini kuran, ilk İslâm yurdunu oluşturan bir kahraman…
Ne büyük mazhariyet!.. Ne şeref!.. Ne saadet!.. Bu ev kıyamete kadar “Daru’l Erkam” diye anılacak… Nice Müslümanlar çocuklarına Erkam ismi verecek… Bu isimle nice müesseseler kurulacak… Nice hizmetler görülecek… Nice insanlar yeniden hidayet bulacak… İslâm’ın nuru tekrar dünyamızı aydınlatacak… Allah’ım bu hizmetleri yürütecek Daru’l-Erkam şuurunda yiğitler lutfet!.. Her sahada bu şuurda müesseseler ihsan et. İslâm’ı ve Müslümanları aziz et!.. Ey merhametlilerin en merhametlisi Allah’ım!..
Hz. Erkam (r.a.), İslam tarihinde büyük önemi olan bu evi, hiç satılmamak ve mirasçı olunmamak şartıyla oğluna bıraktı. Evin ayrıca bir vakfiyesi de vardır. Bu vakfiyede şöyle yazılıdır: "Bu Erkam'ın Safa'dan az ileride bulunan evi hakkında verdiği sözü ve vasiyetidir. Arsası Harem-i Şerif'ten sayıldığından bu ev de vakfedilmiştir. Satılmaz ve mirasçı olunmaz. Buna Hişam b. As ve azatlı kölesi filan şahittir." Bu Islam tarihinde yapılan ilk vakıf olarak kabul edilir.
Hz. Erkam (r.a.), evini sadece İslam'a çağrı için Hz. Peygamber'e (s.a.v.) açmakla kalmamış, genç bir sahabi olarak İslam ile ilgili öğrendiklerini de çevresindekilere anlatan bir davetçi olmuştur. Aldığı iyi eğitim, okuma yazma bilmesi, iletişim becerisi gibi özelikleriyle İslam dininin anlatılıp benimsenmesinde önemli görevler yerine getirmiştir. O, davetçiliği ve fedakârlığı yanında takva ve şecaat sahibi bir gençtir.