Peygamberimiz (s.a.v) yüce makam ve mertebesine rağmen son derece mütevaziydi. Bu sebeple ayırım gözetmeden bütün hastaları ziyaret eder, bütün cenazelerde hazır bulunur, bütün davetleri kabul ederdi..
Kendi ayakkabılarını tamir eder, elbisesini yamar, evdeki işlerde yardımcı olurdu..
Her gördüğüne selam verir, herkesle ilgilenirdi..
Bir gün yanına bir adam geldi ve O’na karşı duyduğu heybetten dolayı titremeye başladı. Peygamberimiz (s.a.v) adama: “Sakin ol, ben kral değilim. Ben, güneşte kurutulan et yiyen fakir bir Kureyş kadınının oğluyum ” dedi..(Hakim)
Ashabıyla birlikte otururken veya yürürken onlardan biri gibi davranırdı. Ne meclisin başında olma, ne de önlerinde yürüme gibi bir hevesi yoktu. Bu sebeple, bir yabancı O’nun bulunduğu bir topluluğa geldiği zaman kendisini ayırt etmez ve sormak zorunda kalırdı.
Tevazusunun şiddetinden dolayı, kendisine gösterilmesi gereken saygı hakkından feragat ederek : ”Beni gördüğünüz zaman ,acemlerin büyüklerine karşı yaptıkları gibi ayağa kalkmayın” derdi. (Tirmizi)
Meclisinde bulunanların seviyesine iner, haram bir şey konuşmadıkları sürece onları dinler ve onlar güldükleri zaman kendisi de tebessüm ederdi..