Peygamberler, Allah'ın (c.c.) emir ve yasaklarını insanlara ulaştırmak anlamına gelen tebliğ ile görevlendirilmiştir. İnsanlar peygamberlerin tebliği sayesinde hayatın anlamını kavrar, varoluş sırrını anlar, varlık içindeki konumunu fark eder. Tebliğ edilen ilahi vahiy ile Cenab-ı Hakk’ın emir ve yasaklarını öğrenirler. Bütün insanlara peygamber olarak gönderilen Hz. Muhammed (s.a.v.), “Ey Peygamber! Rabbinden sana indirileni tebliğ et!..” (Mâide suresi, 67. ayet) emriyle en yakınlarından başlayarak tebliğ görevini yerine getirdi.
O, peygamberliğinin ilk zamanlarında kendisine en yakın gördüğü, tanıdığı ve güvendiği insanlara İslam dinini anlattı. Sonrasında “...Önce en yakın akrabalarını uyar!” (Şuara suresi, 214. ayet) ayetiyle akrabalarına tebliğ etmek ile emrolundu. Allah Resulü peygamberliğinin ilk üç yılında insanları gizli olarak İslam’a davet etti. Daha sonra Allah’tan (c.c.) aldığı emir ile vahyi bütün Kureyş kabilesine açıktan tebliğ etmeye başladı. Mekke’de kurulan panayırlara giderek diğer kabileleri de İslam’a davet etti.
Peygamberimiz, tebliğ görevini yerine getirirken, çeşitli sıkıntılarla karşılaşmışlardır. Ancak hiç bir zaman yollarından sapmamışlar ve davalarında taviz vermemişlerdir. Hayatları bu hususta ibretli olaylarla doludur.