Ödev cevabı kısaca;
Peygamberimiz Hz. Muhammed'in (s.a.v.) sık sık Hira Mağarası'na gitmesinin sebepleri arasında manevi deneyimler yaşamak, rahmani iletişim kurmak, içsel arayışlarını sürdürmek, toplumsal adaletsizliklere karşı hassasiyet geliştirmek ve Allah'la iletişim için sessiz bir ve izole ortamı kullanmak yer almaktadır. Hira Mağarası, İslam'ın başlangıcı için önemli bir mekandır.
Peygamberlik son derece ağır ve büyük bir vazifedir. Bu yüce vazifenin ağırlığına duyu ve duyguların tam olarak olgunlaşmasıyla tahammül edilebilir. İşte bundan dolayıdır ki yüce Rabbimiz, bu ağır vazifeyi taşıyabilmeleri için peygamberlerini hazırlık aşamasından geçirmiştir. Peygamber Efendimiz (s.a.v) de vahiy almadan önce böyle bir manevi hazırlık dönemi yaşamıştır.
Sevgili Peygamberimiz (s.a.v), Mekke halkının ve kavminin Allah’a (c.c) şirk koşup putlara tapmalarından son derece rahatsız oluyordu. Onun temiz ve pak fıtratı ile yüksek ahlakı, Mekke halkının batıl inançlarını ve kötü ahlakını kabul etmiyordu. Vicdanı da hiçbir haksızlığı, adaletsizliği, zulmü ve çirkinliği kaldıramıyordu. Bundan dolayı onlardan uzaklaşıp ayrı kalmayı arzu ediyordu. Bunun için de sık sık Mekke’den ayrılıyordu.
Peygamber Efendimiz (s.a.v), Mekke’nin kuzeyinde bulunan Nur Dağı’ndaki Hirâ Mağarası’na gidiyordu. Ramazan ayını burada geçirmeyi âdet hâline getirmişti. İnsanların kötülüklerinden ve ahlaksız ortamdan uzaklaşarak Hirâ’da tefekkürle vakit geçirirdi. Yanındaki yiyeceği bittiğinde evine gelir, bir süre kalır ve sonra tekrar geri dönerdi. Resulü Ekrem’in (s.a.v) bu hâli, otuz beş yaşından kırk yaşına kadar devam etti. Bu dönem insanları büyük hakikate davet için bir hazırlıktı. Yüce Allah (c.c), Hz. Muhammed’i (s.a.v) peygamberliğin ağır yükünü taşıyabilmesi için hazırlıyordu.
Allah’ın ayetleri, yarattığı tüm varlıklar ve olaylar üzerinde kafa yorup düşünmeye; Allah ile kâinat arasındaki ilişkiyi kavramak için gayret etmeye; bunlardan ibret almaya tefekkür denir.