Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, Şevvâl ayından altı günü oruçla geçirir, Muharrem’in 9-10 veya 10-11’inci günlerinde Aşûre orucu tutardı.
Fahr-i Kâinât Efendimiz, her hicrî ayın “Eyyâm-ı Bîz” denilen 13, 14 ve 15’inci günlerinde oruç tutmaya ehemmiyet verir ve bunu ashâbına da tavsiye ederdi. İbn-i Abbâs -radıyallâhu anhumâ-
Vefât edinceye kadar, hiç oruç tutmadan geçirdiği bir ay olmamıştı. Bilhassa Şâban ayının çoğunu oruçlu olarak geçirirdi.
Bâzen savm-ı visâl tutar, yani iftar etmeden peş peşe birkaç gün oruçlu olur, fakat ashâbının böyle yapmasına müsâade etmezdi.
Efendimiz pazartesi ve perşembe günleri oruçlu olmayı tercih etmesinin sebebini şu şekilde îzah ederdi:
“Ameller, Allah Teâlâ Hazretlerine pazartesi ve perşembe günleri arz edilir. Ben, amelimin oruçlu olduğum hâlde arz edilmesini severim.” (Tirmizî, Savm, 44/747)
“Ben pazartesi günü doğdum ve bana o gün vahiy gelmeye başladı.” (Müslim, Sıyâm, 198)
“Peygamber Efendimiz, Eyyâm-ı Bîz’da oruç tutmayı hazarda da seferde de bırakmazdı.” der. (Nesâî, Savm, 70)