Hazret-i Âişe -radıyallâhu anhâ-’nın rivâyet ettiğine göre bir defasında Hazret-i Peygamber -sallâllâhü aleyhi ve sellem-, torunlarını severken ziyâretine İslâm’ın merhamet, şefkat, nezâket ve inceliğinden uzak bir bedevî geldi. Rasûlullah -sallâllâhü aleyhi ve sellem-’in çocukları ziyâde sevmesine hayret ederek:
“–Yâ Rasûlallah! Siz çocuklarınızı öper (sever) misiniz? Biz çocuklarımızı öpüp okşamayız.” dedi.
(Allah’ın evlât nîmetine karşı bedevînin duygusuz ve duyarsızlığı, Allah Rasûlü -sallâllâhü aleyhi ve sellem-’i müteessir etti.) Bedevîye:
“–Allah senin gönlünden merhamet ve şefkati çekip çıkarmışsa ben ne yapabilirim!..” (Buhârî, Edeb, 22) buyurdu.
Hadîs-i şerîfin gereğince bir Müslüman gönlü, Allah’ın emânetleri karşısında muhabbet, şefkat ve merhametle dolu olarak şefkat ve muhabbeti nasıl ve nereye yönelteceğinin idrâki içinde olmalı ve öyle yaşamalıdır.
Çocuğun hakkı: Güzel bir isim ve edep
“Çocuğun babası üzerindeki haklarından biri, rûhâniyetli bir isim koyması ve güzel bir edep vermesidir.” (Beyhakî, Şuabu’l-îmân, VI, 401-402)
“Her kim üç kız çocuğunu himâye edip, büyütüp evlendirir ise, sonra da onlara lütuf ve iyilikte devâm ederse o kimse cennetliktir.” (Ebû Dâvûd, Edeb 121; İbn-i Hanbel, III, 97)
“Her kim iki kız çocuğunu yetişkinlik çağına yetiştirip himâye ederse kıyâmet günü o kimseyle yan yana olacağız.” buyurdu ve parmaklarını bitiştirdi. (Müslim, Birr 149; Ayrıca bkz. Tirmizî, Birr 13)
“Her kim kız çocuklarını yetiştirme yüzünden bir sıkıntıya uğrar da onlara iyi bakarsa bu çocuklar, onu cehennem ateşinden koruyan bir siper olur.” (Buhârî, Zekât 10, Edeb 18; Müslim, Birr 147; Ayrıca bkz. Tirmizî, Birr 13)