Sen elbette yüce bir ahlâk üzeresin. Kalem Suresi 4. Ayet
“Ben, (başka değil, sadece) (iyi), güzel ahlâkı tamamlamak (uygulamak) için gönderildim.” Hadisi Şerif
Hazret-i Câbir -radıyallâhu anh-’ın beyânı vechile:
“Kendisinden bir şey istendiğinde, «hayır» dediği vâkî değildi.” (Müslim, Fedâil, 56)
Akrabâlarını en çok ziyâret eden, halka en fazla şefkat ve merhamet gösteren, insanlara en güzel şekilde muâmele eden, kötü ahlâktan en çok sakınan, en güzel edep ve ahlâk sahibi, O idi.
“Kıyâmet gününde mü’min kulun terazisinde güzel ahlâktan daha ağır bir şey bulunmaz. Allah Teâlâ çirkin hareketler yapan, çirkin sözler söyleyen kimseden nefret eder.” buyururdu. (Tirmizî, Birr, 62/2002)
O, insanların en müttakîsi idi. Cenâb-ı Hak’tan kendisine takvâ bahşetmesini isteyerek şöyle niyazda bulunurdu:
“Allâh’ım! Nefsime takvâsını ver ve onu tezkiye et! Sen onu en iyi tezkiye edensin. Sen onun velîsi ve Mevlâ’sısın.” (Müslim, Zikir, 73)
“Allâh’ım! Sen’den hidâyet, takvâ, iffet ve gönül zenginliği istiyorum.” (Müslim, Zikir, 72)