Halktan kaçınanların hallerine pek acır, onlar için dua ederdi. Namazda iken bir çocuğun ağladığını duysa ona merhameten namazını hafifçe kılar, çocuğun sesini durdurmak isterdi.
Efendimiz’in Vedâ Hutbesi, bir insanlık beyânı, tebliği… İnsanların yaptığı bütün anayasalar, nizamnâmeler, zamanla, uyum sağlamadığı için, eksik kaldığı için, devamlı değişmekte. Tatmin etmiyor bu anayasa, değiştiriyorlar.
Efendimiz’in hayat ölçüleri ve kâideleri, her asırda canlılık ve tazeliğini aynen muhafaza etmeye devam ediyor.
Efendimiz yine:
“Ben rahmet ve savaş peygamberiyim.” buyurdu. (Ahmed, IV, 396)
O en çetin savaşlara dahî rahmet ölçüleri getirdi. Merhamet ve şefkat tevzî ederdi. Bedir’de bir gün kılıç kılıca geleceği müşrikler gelip müslümanların olduğu yerde su istedi bir gün evvel. Ashâb-ı kirâm vermek istemedi. Efendimiz “verin” buyurdu. (Bkz. İbn-i Hişâm, II, 261)
Bir gün kendisinden, müşriklere lânet etmesi istendi.
“Ben lânetçi değilim, âlemlere rahmet olarak gönderildim.” buyurdu. “Ben bir merhamet peygamberiyim.” buyurdu. (Bkz. Müslim, Fedâil, 126; Tirmizî, Deavât, 118)