Peygamber efendimizin daha doğmadan babasını ve küçük yaşta annesini kaybetmesi davranışlarını kötü yönde etkilememiştir. O her zaman dürüst, akıllı bir çocuk olarak yetiştirilmiş, diğer aile büyükleri ona iyi bakmıştı. Peygamber efendimiz çocukluğunda ya da yetişkinliğinde her zaman iyimser, kötülüğe bile iyilikle karşılık veren birisiydi. Doğru konuşur peygamber olmadan önce bile yalan söylemez, emanete sahip çıkar, asla hıyanet etmezdi.
Bilindiği gibi Hz. Peygamber, yetim olarak dünyaya geldi. Çünkü o doğmadan önce babası Abdullah vefat etmişti. Altı yaşına geldiğinde de annesi Âmine Hâtun vefat etti; babadan yetim olan Muhammed şimdi de anneden öksüz kaldı. Altı yaşından sekiz yaşına kadar dedesi Abdülmüttalib'in yanında, sekiz yaşından yirmi beş yaşına kadar da amcası Ebû Tâlib'in evinde kaldı. Yirmi beş yaşına geldiğinde de Hz. Hatice ile evlendi ve kendi yuvasını kurdu.
Hz. Peygamber Efendimiz, altı çocuğunun annesi olan Hz. Hatice hayatta iken başka bir kadınla evlenmedi. Onu hem çok seviyor hem de saygı duyuyordu. Çünkü o, gerçekten mükemmel bir hanımefendi, şefkatli bir anne, anlayışlı bir eşti. Hz. Peygamber'e en sıkıntılı günlerinde maddî ve manevî destekler veren üstün bir insandı. Hz. Peygamber onun hakkında şöyle buyurur: “Dünya kadınlarının hayırlısı Meryem'dir. Bu ümmetin kadınlarının hayırlısı da Hatice'dir.”(Buhârî, Menâkıb, 19)