Onlara karşı saygılı, adaletli ve hoşgörülü davranmıştır.
Allah’ın, insanlığın devamına vesile kıldığı bir müessese olan âile, ilk insan Hz. Âdem (a.s.) ile başlamış ve Hz. Muhammed’in (a.s.) hayatında en kâmil mertebeye ulaşmıştır.
Resûlullah ümmetinin çoğalmasını arzulayarak onları şu ifâdeleriyle evliliğe teşvik etmiştir:
“Nikâh benim sünnetimdendir. Kim benim sünnetimle amel etmezse benden değildir. Evleniniz! Zira ben, diğer ümmetlere karşı sizin çokluğunuzla iftihar edeceğim. Kimin imkânı varsa evlensin. İmkân bulamayan da oruca devam etsin, çünkü oruç onun için bir kalkandır.”(İbn-i Mâce, Nikâh, 1)
İslâm’ın öğretilip yaşatıldığı en ideal mekânlar, sıcak âile yuvalarıdır. Eğitimin, öğretimin, terbiyenin en iyisi yine âilede verilir. Allah korkusu, Allah muhabbeti, Resûlullah sevgisi körpecik dimağlara en tatlı bir şekilde bu yuvalarda aşılanır. Din, dil, kültür, tefekkür, anlayış bu müessese vasıtasıyla yeni nesillere nakledilir. Milletler buradan büyür ve buradan çürüyerek mahvolur gider.
Ebedî saadet için, İslâm’ın emirleri muvâcehesinde ve Sevgili Peygamberimiz’in tatbik ettiği şekilde bir âile kurmaya ve yaşamaya îtina gösterilmelidir.
Kur’ân-ı Kerîm’de peygamberlerin, ümmetlerine örnek olabilmeleri için evlendikleri, çoluk çocuk sâhibi oldukları şöyle bildirilir:
“Biz senden evvel de Resûller gönderdik, onlara da zevceler ve çocuklar verdik.” (er-Ra’d 13/38)
Tıpkı diğer peygamberler gibi Resûlullah da, beşer olmasının gereği evlenmiş, herkese örnek teşkil edecek huzurlu bir âile hayatı yaşamış ve bir efendinin hanımına, bir babanın çocuklarına karşı nasıl muâmele etmesi gerektiğini en güzel şekliyle kendi hayatında göstermiş, âile fertlerinin hak ve vazifeleri hususunda esaslar ortaya koymuştur. Sevgili Peygamberimizin ortaya koyduğu şu umumî kıstas, sağlam ve huzurlu bir âile kurmaya kâfi geleceği gibi, faziletli bir cemiyetin de temel taşıdır:
“Mü’minlerin îmân bakımından en mükemmeli, ahlâkı en iyi olanıdır. En hayırlınız ise; kadınlarına karşı ahlâken en hayırlı olanlarınızdır.” (Tirmizî, Radâ` 11; Ebû Dâvûd, Sünnet, 15)
Resûl-i Ekrem Efendimiz, kadınların Allah katındaki kıymetlerini bildirmek için: “Allah’ın hanım kulları”(Ebû Dâvûd, Nikâh, 42) ifâdesiyle onlara iltifatta bulunmuş ve kadınları Cenâb-ı Hakk’ın erkeklere tevdî ettiği emânetler olarak görmüştür.
Resûlullah, hanımları ile arasındaki muhabbetin artmasını temin edecek davranışlara son derece önem verirdi.
Peygamber Efendimiz hayatının muhtelif dönemlerinde Hz. Ayşe ile koşular yapmıştır. Bu yarışlarda ilk zamanlar Ayşe annemiz Efendimiz’i geçmiş, daha sonraları kilo aldığı için Efendimiz onu geçmiş, ardından da kıymetli zevcesine:
“– Bu, o yarışın bir rövanşıdır” diye şaka yapmıştır. (Ebû Dâvûd, Cihâd, 61; İbn-i Mâce, Nikâh, 50)