özgür: Herhangi bir biçimde bir kısıtlamaya, bir koşula, bir zorlamaya bağlı olmayan.
- Özgürce, alabildiğine şu yeşil tarlalarda koşmak isterdim.
- Seçimlerini özgür bir şekilde yapmalısın.
seçmek: Benzerleri arasından hoşa gideni, iyi olanı, üstün bulunanı almak ya da yararlanmak üzere bir yana ayırmak.
- Hangi okula gitmek istediğini seçtin mi?
- Ne istediğine bir türlü karar veremiyorsun, bir ders bile seçemedin.
zarar: Bir şeyin, bir olayın yol açtığı kötü sonuç ya da çıkar yitimi.
- Her şeyin azı karar, çoğu zarardır.
- Sigaranın zararlı olduğunu bile bile hala içiyor.