Bugünlerde çocuklarımızı övgüye boğuyoruz. Övgü, özgüven ve akademik başarının birbiriyle bağlantılı olduğuna inanılıyor. Fakat yeni araştırmalar aksini işaret ediyor son on yılda gerçekleştirilen özgüvenle ilgili bir dizi çalışma, bir çocuğu "zeki" olduğunu söyleyerek övmenin okul başarısına yardımcı olmadığını söylüyor. Tam aksine, başarısının düşmesine bile neden olabiliyor. Çünkü çocuklar övgüye genellikle vazgeçerek karşılık veriyor - ‘’en iyisini’’ zaten yaptıysam niye yeni bir resim yapayım? Veya çocuk aynı performansı yineliyor eskisi onca alkış aldığına göre niye yeni bir şey çizeyim? -
Küçük çocukların olduğu her yerde, çocuk parkında, Starbucks'da ya da anaokulunda arka planda övgü korosunu duyabilirsiniz: "Aferin oğlum," "Aferin kızım" "Harikasın canım." Çocuklarımızı takdir etmekle, harika çocuklara sahip olan harika bir ebeveyn olduğumuzu çevremize sergileyip bir süreliğine kendi özgüvenimizi yükseltebiliriz fakat aslında çocuklarımızın benlik duygusu için faydalı bir şey yapmıyoruz. Kendi anne babamızdan farklı olmak için bunca çabalarken aslında hemen hemen aynı şeyi yapıyoruz çünkü tıpki düşüncesizce eleştiren önceki kuşak gibi, düşüncesizce boş övgüler dağıtıyoruz, hepsi bu. Şayet çocuğumuzu; onun dünyasını, neler hissettiğini düşünmekten kaçınmak için övgüleri peş peşe sıralıyorsak, tıpkı tenkit yağdırırken olduğu gibi aslında kayıtsızlığımızı ifade ediyoruzdur.
Çocuğun özgüvenini güçlendiren övgü değilse nedir?
Küçük bir çocuğa, zaten yapıyor olması gereken şeyler için takdir edilememeli, bu taktir etmeninde işlevini etkisiz hale getirecektir. "Gerçekten zor yada bir üst davranışta bir şey yaptığı zaman övülmeli, oyuncağını paylaşmak veya sabır göstermek gibi. Teşekkür ederim demenin de önemli olduğunu düşünüyorum. Anne, acıkan bir çocuğa atıştırmalık bir şeyler vermekte geciktiğinde, yardım etmek gerektiği anlarda sabırlı davrandıklarında teşekkür edilebilir. Ama oyun oynayan veya kitap okuyan bir çocuğa övgüler yağdırmak, çocuğu bir üst davranış hedefine götürmüyor.
Aklı başka yerlerde değildi, benliğinin tümü oradaydı.
Zihnen, bedenen ve duygusal açıdan hazır bulunduğumuzu göstermek çocuğun özgüvenini güçlendirir çünkü çocuğa hakkında düşünmeye değer olduğu bilgisini verir. Bu olmadan, çocuk yaptıklarının kendi içinde bir amacı olmadığı, yalnızca övgü almaya yaradığı düşüncesine kapılabilir. Ona dikkatimizi verip özen göstermiyorsak, çocuktan dikkatini verip özen göstermesini bekleyebilir miyiz?
Bütün benliğimizle orada olmak, çocuklarımızla, dostlarımızla hatta kendimizle baş başayken bile zordur. Fakat birinin özenli dikkatini hissetmek, birinin hakkımızda düşünmeye çalıştığını duyumsamak, hepimiz övgüden çok bunu istemez miyiz?
Sevgiyle kalın..