Yazarın kendi hayatından kesitleri roman kurgusu içinde yazın ürünü haline getirerek okuyucunun beğenisine sunduğu eserlerdir. Peyami Safa'nın ünlü eseri Dokuzuncu Hariciye Koğuşu bu türe verilebilecek en genel örneklerdendir. Son dönem edebiyatından bir örnek için ise Elif Şafak'ın son romanı Siyah Süt oldukça isabetli olur.
Otobiyografik romanlar, yazarların kendi hayatlarından gelen, kişisel olarak deneyimledikleri olayları konu almaya imkan verdikleri, ancak yine de çeşitli açılardan hayal gücüne ve esnekliğe olanak sağladığı için sık sık üretilen bir türdür. Ancak, roman ve hikayelerin “otobiyografik” olduğunu anlamak, en az üretim açısından olduğu kadar, değerlendirme açısından da önemlidir. Bir romanın otobiyografik bir roman olduğunu anlamak ve burada anlatılan hikayeyi yazarın kendi hayatıyla birlikte değerlendirmek, bu eserin çok daha iyi anlaşılmasını sağlar.
Otobiyografik romanlar ise kurmacadır. Dolayısıyla, yazarın “gerçeklerden” bahsetmek gibi bir zorunluluğu yoktur. Bunlar, eseri üreten kişinin kendi hayatından esinlenerek yazdığı hayali hikayelerdir.