Allah emirlerini gücü yetenleri sorumlu tutmuş; gücü yetemeyenleri yapamadıkları ibadetler sebebiyle affetmiştir. Ramazan ayında oruç tutmak Müslümanlara, ergenlik çağında olan ve akıl sağlığı bulunmayanlara fazdır.
Teklif çağında olmayan çocuğa oruç farz değildir. Aynı zamanda gücünü aşmamak şartıyla, çocukların oruç tutma isteklerini de geri çevirmemek gerekmektedir. Büyükler onların orucun tadına varmaları için ellerinden geleni yapmalıdır.
Bu ay içerisinde sadece hasta olanlar ve seferî halde olanlar oruç tutmakla yükümlü değildir.
Oruç tutamayacak şekilde hasta olmanın ölçüsü kişinin gücünün kesilmesi ve oruç tutulamayacak kadar güçsüz kalınmasıdır. Kadınlar ise hayız durumlarında sıkıntıdan ve ağrıdan uzak olmaları için Allah’ın şefkati sayesinde oruçtan mükellef değildirler. Seferi olmanın kıstası ise oruçlu olmamayı gerektirecek derce uzak bir mesafeye gidiliyor olmasıdır. Bunun için kişinin en az 90 km. uzaklıktaki bir yere yolculuk yapıyor olması gerekmektedir. Fakat eğer ki yolculuk zorlu değilse bu orucu tutmak da çok sevaptır. Zira günümüzdeki yolculuklar eskiden olduğu gibi zorlu değildir.
Bülûğa ermiş, aklı başında kadın ve erkek her müslümana, Ramazanda oruç tutmak bir kulluk borcudur ve farz-ı ayndır. Bülûğa ermemiş çocukların oruç tutması ise farz olmamakla beraber onları da namaz gibi, küçük yaşlardan itibaren yavaş yavaş oruç tutmaya alıştırmak, oruca heveslendirmek lâzımdır. Yolcu ve hasta olanlara da oruç farzdır. Ancak Ramazanda tutmaları mecburî değildir. Çünkü Ramazan orucunun Ramazan içinde edâsının farz olması için, sıhhat ve ikâmet şarttır. Yolcularla hasta olanlara şeriatın izin ve ruhsatı vardır. Dilerlerse oruçlarını Ramazanda tutarlar, dilerlerse yolcular yolculuktan evlerine döndüklerinde, hastalar da iyi olduklarında gününe gün kazâ ederler.
Hiçbir özrü yokken oruç tutmamak veya başladığı orucu bozmak günahtır. Hem de kaza ve (eğer başladığı Ramazan orucunu kasden bozmuşsa) keffaret olarak cezası vardır. Bâzı hallerde ise, oruç tutmamak veya başlanmış orucu bozmak şer`an câiz hâle gelir. Bu haller, şunlardır:
1 - Hastalık: Oruç tuttuğu takdirde hastalığının şiddetlenmesinden veya çok sürmesinden korkan kimsenin sonradan kazâ etmek üzere oruç tutmaması veya başladığı orucu bozması câizdir.
2 - Yolculuk: Ramazanda yolculuğa çıkanların oruç tutmayıp sonraya bırakmaları câizdir. Ancak yolda meşakkate, bedenî bir halsizlik ve rahatsızlığa mâruz kalmak söz konusu değilse, oruç tutmak, tutmamaktan efdal
3 - İkrâh (Tehdit ve Zorlama: Orucunu bozmadığı takdirde dövülmek veya yaralanmak veyahut öldürülmekle tehdit edilen bir kimse de oruç tutmayabilir.
4 - Gebelik ve Emziklilik: Oruç tuttuğu takdirde kendisine yahut çocuğuna bir zarar geleceğinden korkan hâmile veya emzikli kadın, oruç tutmayıp sonradan kazâ eder. Emzirdiği çocuğun başkasının çocuğu olması hükmü değiştirmez.
5 - Şiddetli Açlık ve Susuzluk: Açlık ve susuzluktan dolayı helâk olacağından veya aklî muvazenesinin bozulacağından korkan kimse orucunu bozabilir.
6 - Düşkünlük Derecesinde İhtiyarlık: Böyle kimselerin de oruç tutmaması câizdir. Böyleler oruç tutmayacakları gibi, kazâ da edemeyeceklerinden fidye verirler.
7 - Hayız - nifas hâli: Bu hallerde oruç tutulması haramdır.
* Nâfile oruç tutanlar için, ziyafete dâvet edilmek bir özürdür. Böyle bir kimse, hane sahibinin ısrarı üzerine orucunu bozabilir.