Organik kimya temel olarak içerisinde karbonla hidrojen bulunmakta olan elementleri inceler. Saçlar, gıdalar, içilmekte olan ilaçlar organik kimya kategorisinde yerini almaktadır. Organik kimyayla ilgili olan ilk çalışmalar 18. yüzyılda yaşamış olan simyacılar tarafından yapılmıştır.
Organik kimya nedir ve neyi inceler
Organik kimya, karbon ve hidrojenden meydana gelmiş durumda olan bileşiklerin yapılarını ve özelliklerini inceleyen bilim dalına verilen addır. İlk kez İsveçli bir bilim insanı olan Torbern Bergman tarafından 1770 tarihinde, maddeler organik ve inorganik olarak iki grup altında toplanmıştır. Organik kimya adı altında incelenmekte olan bütün bileşiklerin içerisinde C elementi bulunmaktadır. Bir hayli eski dönemlerde ise organik bileşikler hayvanlardan ve bitkilerden elde edilmekte idi.
Organik kimya esas olarak hidrojen ve karbon elementi içeren bileşikleri inceleyen bir bilim dalı olarak karşımıza çıkmaktadır. Saç, cilt ve kasları oluşturan DNA ve RNA; yenilen içilen gıdalar; giyilen elbiseler ve alınmakta olan bütün ilaçlar organik maddeler olarak tanımlanır.
Organik kimyanın temeli ise 18. yüzyıl ortalarında simyacılar tarafından atılmış olup bu yıllarda simyacılar canlı kaynaklardan elde edilmiş olan maddelerle minerallerden elde edilmiş durumda olan maddeler arasında o dönem için açıklanması mümkün olmayan farklar görmüşlerdir.
Hayvanlardan ve bitkilerden elde edilmiş durumda olan bileşiklerin izole edilmesi ve saflaştırılması çoğu zaman son derece zordu. Elde edilen bu maddeler saf olsalar bile, bunlarla çalışmak oldukça güç bir işti ve mineral kaynaklardan elde edilmiş olan bileşiklere kıyasla bozulmaya daha fazla yatkındılar. İsveç'li bir kimyacı Torbern Bergman 1770 tarihinde ilk kez olarak "organik" ve "inorganik" maddeler arasında bulunan farkı ifade etmiştir.
Bu yıldan sonra "organik kimya" sözcüğü çok kısa bir süre içerisinde canlı organizmalarda bulunan bileşiklerin kimyası manasına ulaşmıştır. O tarihlerde, kimyacıların çoğunluğu organik bileşiklerde canlı kaynaktan gelmiş olan "yaşamsal kuvvet" (vital force)'in organik ve inorganik bileşikler arasındaki farkı ortaya koyduğunu düşünmekteydi. Bu nedenle, kimyacılar organik bileşiklerin inorganik bileşikler gibi laboratuvar ortamlarında elde edilemeyeceğini ve bu bileşiklerle deney yapılamayacağına inanmaktaydılar.
Dolayısıyla, organik kimyanın gelişmesi çok gecikmiştir. Michel Chevreul (17861889) 1816 tarihinde hayvansal yağ ile alkalileri reaksiyona sokmayı başarmıştır. Bunun neticesinde elde edilmiş olan madde bildiğimiz sabundur. Sabun bir kaç saf organik bileşiğe ayrılabilmiştir. Bu maddelere ise "yağ asitleri" adı verilmiştir. Böylelikle, ilk kez olarak bir organik madde (yağ) dışarıdan bir itici güç (yaşamsal kuvvet) olmaksızın diğer organik bileşiklere diğer tabiri ile yağ asitlerine dönüştürülmüş olmuştur.
Organik kimya konuları nelerdir
Organik kimyanın pek çok konusunun varlığı söz konusudur. Bu bakımdan organik kimya hakkında en çok merak edilen hususların başında organik kimya konuları gelmektedir. Bu konuda bilgi verilebilmesi adına organik kimya konularını şu şeklide liste halinde vermek mümkün olmaktadır. Bunlar:
- Rezonans ve AsitBaz Kimyası
- Kimyasal Yapı ve Bağlar
- Alkanlar, Sikloalkanlar ve Fonksiyonel Gruplar
- Konjuge Sistemler ve Perisiklik Reaksiyonlar
- Yer Değiştirme ve Ayrılma Tepkimeleri
- Stereokimya
- Alken ve Alkinler
- Alkoller, Eterler, Epoksiler ve Sülfürler
- Karboksilik Asit ve Türevleri
- Aromatik Bileşikler
- Aminler
- Aldehit ve Ketonlar
- Alfa Karbon Kimyası
- Spektroskopi
İnorganik ve organik kimyanın farkları nelerdir
- Tüm organik bileşiklerde C-C bağı bulunur. İnorganik bileşikler iyon yapıdaki tuzlara verilen isimdir. Hepsinde C-C bağı bulunmaz.
- Organik bileşikler genellikle yanıcı özellik göstermektedir. Ancak inorganik bileşikler yanıcı özellikte değildir.
- Organik bileşiklerin erime noktası çok düşüktür. İnorganik bileşiklerde ise erime noktası çok yüksektir.
- Organik bileşiklerin kaynama noktası çok düşüktür. İnorganik bileşiklerin kaynama noktası ise çok yüksektir.