Organ nakli, tedavisi tıbben mümkün olmayan hastalıklar nedeniyle görev yapamayacak derecede hasar gören organların yerine, canlı ya da beyin ölümü gerçekleşmiş kişilerden alınan sağlıklı organın nakledilmesine denilmektedir. Kalp nakli dışında önemli bir kısmı canlıdan canlıya yapılabilmektedir.
Günümüzde en çok böbrek, karaciğer, pankreas, kalp ve daha az oranda da ince bağırsak nakli yapılmaktadır. Organ bağışındaki yetersizlik, dünyada ve ülkemizde en önemli sorunlardan biridir. Son verilere göre şu anda yaklaşık olarak 25.000 kişi kadavradan bağış ile nakil olabilmek için beklemektedir. Ülkemizde kadavra organ bağışı az olduğu için canlıdan canlıya nakiller çok daha fazla yapılmaktadır. Organ bağışının artması için toplumda her bireye önemli görevler düşmektedir. İnsanlar genellikle hayattayken organlarının bir parçasını sevdikleri kişiye vermekten çekinmemektedir. Kişinin hayatını kaybettikten sonra organ bağışlama fikrine henüz yaşarken sıcak bakması çok daha önemlidir. Hayatını kaybeden bir insan; böbrek, karaciğer, akciğer kalp, bağırsak, pankreas ya da kornealarını bağışlayarak birçok insana sağlıklı bir hayat armağan edebilir. Organların toprağa değil umutla bekleyen kişilere kısacası “hayata” bağışlanması gerekir.
Organ nakliyle ilgili endişe edilmesi gereken asıl problem, bu işlem çevresinde oluşan kötülüklerdir. Organ nakli için hileyle belge imzalatmak, kendinin veya yakınının organını satmak, ölmek üzere olan hastanın durumunda acele etmek, bir kimseyi cebren organ nakline zorlamak, bu işleri yürütmek üzere organize çeteler oluşturmak gibi suçlar bunlardan bazılarıdır. Bu tür kötülüklerle mücadele yollarını güçlendirmek gereği açıktır. Sonuç olarak muhalif görüşler olmakla birlikte, yaşamsal bir zorunluluğun olması durumunda, organ naklinin caiz olduğu söylenebilir.