Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı Okul Öğrencilerinin Kılık ve Kıyafetlerine Dair Yönetmelik 27 Kasım 2012 tarihi itibariyle değişti.
Bu yönetmelik sonrasında hem öğretmenler hem de veliler Bakan Dinçer'i eleştirmeye başladı. Öğretmenler, başörtüsüyle derslere girilmesine imkan tanınmadığı için, veliler ise öğrencilere getirilen kılık kıyafet serbestliğinden dolayı tepki gösteriyor.
Öğretmenlerin tepkisinden dolayı, bazı sendikalar kılık kıyafet serbestliği getirilmediği için eylem düzenliyor ve Bakan Dinçer'i hedef alıyor.
İşte böyle bir ortamda, Bakan Dinçer, Bakanlık olarak kendilerinin üzerlerine düşeni yaptıklarını şu şekilde belirtiyor: "Bakın 'başı açık' ibaresi eski yönetmelikte zaten vardı. Bütün tartışma öğrenciler üzerinden yürürken de yeni yönetmeliğin kazandırdığı avantajlar görmezden gelindi ya da tartışma arasında kaynadı gitti. Bir kere eski yönetmelikte de 'başı açık olacak' ibaresi vardı ve kapsamı çok genişti. Birincisi ilkokul, ortaokul, lise ve üniversite öğrencilerini kapsıyordu. İkincisi öğretmenler bu kapsamın içindeydi. Üçüncüsü idari personel, görevliler ve hizmetliler yine bu kapsama dahildi. Aslında biz 'yeni yönetmelik'le bu kapsamı o kadar daralttık ki sadece ilkokul, ortaokul ve lise öğrencilerini kapsama alanı içinde tuttuk. Bu ne demek biliyor musunuz? Üniversite öğrencileri, öğretmenler, hizmetliler, idari görevliler, okul idarecileri yönetmelikte yer alan 'başı açık olacak' kapsamına dahil değildir. Şimdi biz bu kadar geniş bir alan bırakmışken 'yönetmelik' okunup karşılaştırma yapılmadan kıyamet kopartıldı. Başı açık ibaresi korunmuşsa nasıl korunduğuna bakılmadı maalesef"
Bakan Dinçer, önceki kılık kıyafet yönetmeliğinin hem öğretmen ve idarecileri hem de öğrencileri kapsamına aldığını, yeni yönetmeliğin ise sadece öğrencileri kapsadığına dikkat çekerek, Bakanlık olarak yasağa imkan tanıyan düzenlemelerden birini kaldırdıklarına dikkat çekiyor.
Ama bu açıklama, Elif Çakır'ın anladığı gibi öğretmenlerin başörtüsüyle derslere girebileceği anlamına gelmiyor. Zira, öğretmenlerin de dahil olduğu 657'e tabi tüm memurları kapsayan 1982 darbe dönemine ait bir Kılık Kıyafet Yönetmeliği daha bulunmaktadır. Bu yönetmelik değiştirilmediği sürece, disiplin soruşturmalarının yapılması mümkündür.
Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık ve Kıyafetine Dair Yönetmelik adlı bu yönetneliğin 5. maddesi şu şekildedir:
"Madde 5 – 2 nci maddede sözü edilen personelin kılık ve kıyafette uyacakları hususlar:
a. Kadınlar;
Elbise, pantolon, etek temiz, düzgün, ütülü ve sade ayakkabılar ve/veya çizmeler sade ve normal topuklu, boyalı, görev mahallinde baş daima açık, saçlar düzgün taranmış veya toplanmış, tırnaklar normal kesilmiş olur. Ancak bazı hizmetler için özel iş kıyafetleri varsa görev sırasında kurum amirinin izni ile bu kıyafet kullanılır.
Kolsuz ve çok açık yakalı gömlek, bluz veya elbise ile strech, kot ve benzeri pantolonlar giyilmez. Etek boyu dizden yukarı ve yırtmaçlı olamaz. Terlik tipi (sandalet) ayakkabı giyilmez."
Yukarıda yer verilen altı çizili ibarenin değişmesi gerekmektedir. Bunun yolu ise şu şekildedir. Faruk Çelik'e bağlı Devlet Personel Başkanlığının yönetmelik değişikliği taslağı hazırlaması, bunun Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca Başbakanlığa sunulması ve sonrasında ise tüm Bakanların yönetmelik taslağını imzalaması gerekmektedir.
Bu bağlamda Bakan Dinçer sadece kendi görev alanı açısından mevzuattaki bir kısıtlamayı kaldırdıklarını belirtmektedir. Ancak esas sorumluluk Bakan Faruk Çelik ve Bakanlar Kurulundadır.