Nuh Tufanı denince aklıma, Hz. Nuh ile kavmi arasında yaşanan olay geliyor. Hz. Nuh, kavmini uyarmıştı ancak onları çok az bir kısmı O’na inanmış ve iman etmiştir. Daha sonra Allah, inanmayanları sular altında bırakmış, Hz. Nuh ve beraberindekiler gemiye binip kurtulmuşlardır.
“Andolsun ki Nuhu kavmine gönderdik te, onların arasında bin seneden elli yıl eksik kaldı. Onlar zalim kimseler iken nihayet tufan onları yakaladı. Fakat Nuhu ve gemi halkını kurtardık. Ve bu hadiseyi âlemler için bir ibret kıldık” (Ankebut: 14-15)
İşte bu ayetler yeryüzünde yaşanmış büyük bir tufanı bizlere haber vermektedir. Öyle bir tufan ki, yer yüzünün bir bölümünü kaplamış ve bir uygarlığı ortadan kaldırmıştır.
Acaba ümmi, yani okuma yazma bilmeyen, hiçbir kitap okumamış ve hiçbir harf yazmamış bir zat, elindeki kitaba dayanarak, asırlar öncesinde yaşanmış bu tufanı, sanki görüyormuş gibi bizlere haber verse, ve verdiği bu haber, asırlar sonra, bütün tarihçiler ve arkeologlar tarafından ilmi çalışmalar neticesinde tasdik edilse, acaba hiç şüphemiz kalırmıydı ki bu zat, geçmişi ve geleceği bilen Allah’ın peygamberi ve elindeki kitap ta o zatın fermanı olmasın.