Nezaket Farsça “nazik” kelimesinden Arapça kurallara göre türetilmiş ve dilimize geçmiş bir kelimedir. Nezaket; başkalarına karşı saygılı, onları düşünerek rahatsız etmeyecek şekilde dikkatli ve incelikli davranma, edepli olma anlamlarına gelmektedir.
Nezaketli ve edepli olma insanın toplum içerisinde yaşaması için gerekli değerlerdendir. Çünkü bu değerler insani ilişkilerde uyulması gereken ölçüler olup kişiye toplum içinde saygınlık kazandırır. Bu değerler dinimizin de gerekli gördüğü ve aklın güzel bulduğu söz ve davranışlardır. Uyulması güzel olan görgü kurallarıdır.
İman her ne kadar kalp ile inanmak anlamına da gelse imanın mutlaka davranışlara yansıyan bir yönü vardır. Peygamberimiz (s.a.v.) bunu şöyle ifade etmiştir: “Müminlerin iman yönünden en olgunları, ahlakı en iyi olanlarıdır. Bunlar insanlarla iyi geçinirler. İyi ilişkiler kurarlar, kendileriyle de iyi ilişkiler kurulur. Başkalarıyla iyi ilişkiler kuramayan ve kendileriyle de iyi ilişkiler kurulamayan (geçimsiz) kişilerde hayır yoktur.” Kulluk bilinciyle her olumlu ve faydalı davranışın ibadet sayıldığı dinimizde başkalarına nezaketli ve edepli davranmak da ibadettir.
Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) bu durumu: “Din kardeşini güler yüzle karşılamaktan ibaret bile olsa hiçbir iyiliği küçümseme.” sözüyle belirtmiştir. Zaten Yüce Allah’ın her an kendisini görmekte olduğunu bilen bir Müslüman, büyük bir edep ve nezaket içinde yaşar. Hep O’nun huzurunda olduğunu düşünür. Dikkatli davrandığı için de yanlış bir hareketi görülmez. Dolayısıyla nezaket, bir Müslüman’ın ahlaki olgunluğunu yansıtan önemli bir göstergedir.