Nakşibendilik, Muhammed Bahauddin Nakşibend’in görüşleri çerçevesinde oluşmuş tasavvufi düşünce akımıdır. Muhammed Bahauddin Nakşibend, 1318 yılında Buhara yakınlarındaki Kasr-ı Arifan köyünde dünyaya gelmiştir.
Nakşibendilik, Anadolu ve Rumeli'de en çok tekkesi bulunan tarikatlardan biridir. Bu tarikatta dinin emirlerine uymaya, sohbete, nefsin kötü isteklerinden arınmaya ve taşkın hareketlerde bulunmamaya büyük önem verilir. Toplu halde yapılan zikre Hatm-i Hâcegân adı verilir.
Nakşibendilik'te yer alan temel ilkeler
- Zikirlerin sayısına dikkat etmek
- Zamanın kıymetini bilmek
- Her nefeste uyanık ve şuurlu olmak
- Gönlüne sahip olmak
Nakşibendilikte önem verilen ve her müridin uyması gereken bazı temel prensipler bulunmaktadır. Bunlar, tasavvuf eğitiminin amacına ulaşmasında temel rol oynayan ilkelerdir. Nakşibendilikteki on bir temel ilke şöyle özetlenebilir:
- Devamlı olarak geçen zamanı değerlendirmek.
- Kendisine şeyhi tarafından verilen zikirlerin sayısına riayet etmek.
- Kalbini her an uyanık tutmak.
- Cenab-ı Hakk’ı daima hatırda tutmak.
- Yolda yürürken ayaklara doğru bakmak.
- Kötü ahlaktan iyi ahlaka, insani sıfatlardan meleklerin sahip olduğu sıfatlara yönelmek.
- Halk içinde Hak ile beraber olmak. Kalabalık içinde bile Allah’ı (c.c.) unutmamak.
- Hem dili hem de kalbi, birlikte zikir hâlinde tutmak.
- Zikirden ayrıldıktan sonra kalbin uyanıklığını korumak için “İlahî, ente maksûdî ve rıdâke matlûbî ”* ifadesini söylemek.
- Kalbe gelen düşünce ve hatıraları kontrol altına almak.
- Her an Hak’tan haberdar olmak, kalbi Allah (c.c.) ile olmak.