Ödev cevabı kısaca,
Türk müziği, kültürel kimliğimizin ayrılmaz bir parçasıdır ve toplumsal olaylarda, özel günlerde ve günlük yaşamımızda önemli bir rol oynar. Müzik, kültürümüzün temel bir parçasıdır, hayatımızın her alanında yer alır. Tarihsel kimliğimizi yansıtır, birleştirir, duygularımızı ifade etmemize yardımcı olur, eğitir ve rahatlatır.
Müzik, halkın dili ve dünyanın timsalidir. Türk müzik kültürü kısaca, Türklerin müziksel yaşam biçimi demektir. Sibirya bilgesinde flüt ve ney, Doğu Türkistan’da flüt ve çapraz flüt, Fergana vadisi bölgesinde Tambur, Dutar, çapraz flüt, bulaban (balaban) ve dombra’nın en çok icra edilen çalgılar olarak yer aldığını bilinmektedir. Osmanlı dönemi öncesi Türk müzik kültürüne ait değişimlerde, büyük Türk uygarlıkların etkisi de çok büyük olmuştur.
Osmanlı, müzikte biçimsel anlamda önemli adımların atıldığı bir dönemi de simgelemektedir. Ziya Gökalp’ te müzik kültüründe devrim niteliği taşıyan fikirlere imza atan önemli şahıslar arasında yer almaktadır. Cumhuriyet dönemi öncesi müzikte batılılaşma anlayışıyla kurulmuş olan Mızıka-i Hümayun adlı müzisyen topluluğu, günümüzde Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası olarak varlığını sürdürmektedir. Türkiye Cumhuriyet’i devletine ait müzik politikalarının biçimlenmesinde muasır medeniyet seviyesine ulaşma arzusu büyük önem taşımaktadır.
Müzik düşünmek değil hissetmek içindir, sözü bence yanıltıcı ve doğruyu eksik ifade eden bir söz. Çünkü müzik alanımızı bilgiyle genişletebiliriz, bilmediğimiz, tanımadığımız için yoksun kaldığımız müziğin ne kadar geniş bir alanı kapladığı tahminimizden de fazladır. Hangi konu olursa olsun, onu tarihi bir temele oturtmadığımız sürece, yenilikleri, ayrıntıyı anlamamız mümkün değildir. Hele bu, müzik için tartışılmaz bir kuraldır. Doğu ile Batı arasındaki gelgitlerde müziğin yerini belirlemek, birçok tercihimizi de açıklar.