Her insan hayatta birçok zorlukla karşılaşılması durumunda acı çekebilirken, aynı zamanda birçok iyi şeyler olması karşısında da mutluluk duyabilir. İnsanlar, hayatın her döneminde farklı duygular hissedebilir. Önemli olan kişinin etrafında acı ya da tatlı bu duyguları paylaşacak insanların olmasıdır. İnsan herhangi bir sıkıntısını, herhangi birisi ile paylaştığında o sıkıntının azalmış olduğu görebilmektedir. Acının kişi üzerinde yaratmış olduğu etkinin, paylaşılarak daha da azalması sağlanabilmektedir. Kişi özellikle acısını güven duyduğu bir kişi ile paylaşıyor ise bu durum acının azalmasında daha da etkili olacaktır. İnsan başına gelen acı ile ilgili bir paylaşım yapmaya nasıl ihtiyaç duyuyorsa, başına gelen bir mutluluk da ilgili bir paylaşım yapmaya o kadar ihtiyaç duyar. İnsan mutluluğunu paylaştıkça çoğaldığını görecektir.
Paylaşmak, maddi ve manevi imkanları insanlar arasında bölüşmektir. Toplumsal hayat paylaşma üzerine kuruludur. İhtiyaçlarımızı tek başımıza karşılayamayız. Birbirimize yardım ederek hayatı daha kolay hale getirebiliriz. İş bölümü yaparak birbirimize yardım ederiz.
İnsan hayatı tatlı ve acı anılarla doludur. Bizi mutlu kılan bir durumla karşılaştığımızda içimizde bir coşku hisseder, bunu yakınlarımızla paylaşmak isteriz. Anne, baba, dost ve arkadaşlarımızın sevinç ve mutluluğumuza ortak olmalarını arzularız.
Güzel bir haber aldığımız zaman mutlu oluruz. Örneğin bir kardeşimiz dünyaya geldiğinde gönlümüz sevinç ve mutlulukla dolar. Bu sevinçli anlarımızı ailemiz ve arkadaşlarımızla paylaşırız. Böylece onların sevincimize ortak olması bizleri daha mutlu eder. Başkalarına yansıtılan sevinç ve mutluluk, büyük bir coşkuya dönüşür.
Bundan dolayı sevinç ve mutluluğumuzu paylaşma ihtiyacı hissederiz. Millet olarak birlikte sevindiğimiz ve huzur bulduğumuz günler vardır. Dini ve milli bayramlarımız, kandil gecelerimiz, cuma günü ve ramazan ayı bunların başında gelir. Bu günlerde toplum olarak birlikte sevinir ve birbirimizi tebrik ederiz. Bu davranışlar birlik ve dayanışmamızı güçlendirir.