Sevinçten havalara uçmak: Çok mutlu olmak, fazla sevinmek
Sevinçten ayağı yerden kesilmek: Güzel bir haber aldığı için çok mutlu olmak
Zil takıp oynamak: Çok mutlu olmak
Etekleri zil çalmak: Mutlu bir haber aldığı için çok heyecanlanmak.
Ağzı kulaklarına varmak: Çok sevinmek, sevindiğini hal ve tavırlarıyla belli etmek.
Bayram etmek: Çok sevinmek.
Kınalar yakmak: Çok sevinmek.
Gözlerinin içi gülmek: Çok sevindiği yüzünden, gözünden belli olmak.
Düğün evi gibi: Sevinç ve telaşlı bulunan yer. (mekan)
Ağzının tadı yerine gelmek: Yeniden mutlu olmak, keyfi yerine gelmek.
Neşesini bulmak, neşeli bir duruma gelmek, neşelenmek.
Ağzı kulaklarına varmak, çok sevinmek, sevindiği her halinden belli olmak.
Çocuk gibi sevinmek, çok sevinmek, aşırı mutlu olmak.
Aklı başından gitmek, çok sevinçten veya çok korkudan ne yapacağını şaşırmak
Sevinç gözyaşları dökmek, sevinçten ağlamak
Neşesini bulmak, neşeli bir duruma gelmek, neşelenmek.
Etekleri zil (ıslık veya çalpara) çalmak, çok sevinmek: ‘İlk mektebe gittiği gün Gülsüm’ün sevincinden etekleri zil çalıyordu.’ R. N. Güntekin.
Ağzı kulaklarına varmak, çok sevinmek.