Rasûlullah (s.a.v) Mûte’ye bir ordu hazırlayıp gönderirken, bu orduya Zeyd bin Hârise’yi başkumandan tayin etmişlerdi. Zeyd şehîd düşerse yerine Câfer bin Ebî Tâlib geçsin, o da şehîd düşerse Abdullah bin Revâha kumandayı ele alsın, o da şehîd düşerse ordu münasip gördüğü birini kendine kumandan seçsin buyurmuşlardı.
Mu’te’de iki ordu karşı karşıya gelince, Rasûlullah (s.a.v) Medîne’de Minber’i üzerine oturmuşlar, Medine ile Şâm arası mesafe kendilerine açılmış, askerin muharebesini açıktan görerek üç kumandanın arka arkaya şehîd düştüklerini ve en sonunda Hâlid’in kumandayı ele alıp zafere ulaştığını sahâbîlerine haber vermişlerdir.
Enes ibn-i Mâlik (r.a) şöyle anlatır:
“Rasûlullah (s.a.v) bir hutbe îrâd ettiler ve şöyle buyurdular:
«Şu anda İslâm sancağını Zeyd eline aldı ve vuruldu. Sonra sancağı Caʻfer aldı ve o da vuruldu. Sonra sancağı Abdullah bin Revâha aldı, o da şehîd edildi. Sonra sancağı emîr tâyîn edilmeksizin Hâlid ibn-i Velîd aldı ve ona fetih müyesser kılındı. Onların bizim yanımızda olması, beni (veya) onları sevindirmezdi! (Zira onlar şu anda şehidlere lûtfedilen nimetlerin hayal ötesi ihtişâmını gördüler.)»
Bu esnâda Allah Rasûlü’nün mübârek gözlerinden yaşlar boşanıyordu.” (Buhârî, Cihâd, 183)
Ömrü boyunca Allah Rasûlü’nden hiç ayrılmayan, sekiz yaşında bir çocukken anne-babasının yanına bile gitmeyen Zeyd (r.a), şehitlik söz konusu olunca hayatta en sevdiği insanı bırakıp Allah’ın huzûruna gitmiştir.
Mute savaşında şehit olan komutan ve sahabeler:
- Zeyd bin harise
- Cafer bin ebi talip
- Abdullah bin revaha
- Vehb bin sad bin ebi serh
- Abbad veya ubade bin kays
- Haris bin numan bin isaf yada yesef
- Suraka bin amr bin atiyye bin hasna
- Ebu kuleyb bin amr bin zeyd bin avf
- Cabir bin amr bin zeyd bin avf
- Amr bin sad bin haris bin abbad
- Amir bin sad bin haris bin abbad
- Abdullah bin sad bin ebi serh
- Suveyd bin amr
- Mesud bin suveyd bin harise bin nable