Sözlükte mushaf kelimesi “bir araya getirilip bağlanmış yazılı sayfalar” anlamına gelir. Mıshaf şeklinde de okunan kelimenin kökünün Habeşçe mashaf (kitap) olduğu ileri sürülmüşse de (Jeffery, s. 193; Nöldeke-Schwally, s. 32; İA, VIII, 677), Kur’an’da suhuf ve sıhaf (geniş kaplar) kelimelerinin zikredilmesi (ez-Zuhruf 43/71), Kur’an’ın nâzil olduğu dönemde bu kökün Arapça’da kullanıldığını göstermektedir. Ayrıca sahîfe kelimesinin çoğulu olan sahâifin İslâm öncesi dönemde Antere’nin divanında geçtiği bilinmektedir (Kurtubî, XI, 86).
Mushaf ismi Kur’an’a mahsus olup, Kur’an sayfalarının kitap şekline Mushaf denir. Hz. Ebu Bekir’in ilk defa iki kapak arasında topladığı Kur’ana Mushaf adı verilmiştir. Günümüzde sahabe’ye ait eski Mushaflar mevcuttur. İstanbul’da Türk ve İslam Eserleri Müzesinde bulunanlardan bazıları şunlardır: Hz. Osman’a ait Mushaf-ı şerif, Hz. Ali’ye ait Mushaf-ı şerif ve Hz. Ömer’e nispet edilen ceylan derisine yazılmış bir Kur’an sayfasıdır.