muhit: Çevre, yöre, etraf
Muhit TDK anlamı
(muhi:ti), Arapça muḥīṭ
1. isim Çevre, yöre, etraf: "Geniş enginlere, bitmez ufuklara alışan korsanı bu dar muhit sıkıyordu." - Nazım Hikmet
2. isim, mecaz Bir kimsenin sürekli ilişkide bulunduğu insanlar topluluğu, çevre: "Büyük bir sevinç içinde olan Mevlâna, artık onu muhitine bağlayabilmek için bir çare düşünmüştü." - Asaf Halet Çelebi
tasdik: Doğrulama, onaylama
Tasdik TDK anlamı
(tasdi:ki), Arapça taṣdīḳ
1. isim Doğrulama.
2. isim Onay, onaylama.
hışım: Öfke, kızgınlık
Hışım TDK anlamı
isim, Farsça ḫişm
Öfke, kızgınlık: "Beni kendi kardeşi gibi sever, babasının hışmından korurdu." - Reşat Enis
yaver: Emir subayı
Yaver TDK anlamı
(ya:ver), Farsça yāver
1. isim, eskimiş Yardımcı.
2. isim, eskimiş, askerlik Emir subayı.
takdir: Beğenme, beğenip belirtme, değer verme
Takdir TDK anlamı
(takdi:ri), Arapça taḳdīr
1. isim Beğenme, beğenip belirtme, değer verme: "Hakkında sarf edilen alaycı sözlere mukabil şimdi takdirler, hürmetkâr iltifatlarla karşılıyordu." - Asaf Halet Çelebi
2. isim Bir şeyin değerini, önemini, gerekliliğini anlama.
3. isim Takdirname.
4. isim Değer biçme: "Bu aç adama yeni elbisenin ne derece faydalı olacağını okuyucularımızın takdirine arz ediyoruz." - Fikret Otyam
5. isim Kitle iletişim araçlarında izlenme oranı.
6. isim, din bilgisi Yazgı.
müsamaha: Görmezlikten gelme, göz yumma, hoşgörü
Müsamaha TDK anlamı nedir
(müsa:maha), Arapça musāmaḥa
1. isim Hoşgörü: "Cezalar hiçbir müsamaha gösterilmeden derhâl tatbik ettirilirdi." - Asaf Halet Çelebi
2. isim Görmezlikten gelme, göz yumma.
muamele: Davranma, davranış
Muamele TDK anlamı
(mua:mele), Arapça muʿāmele
1. isim Davranma, davranış: Bana karşı olan muamelesini beğenmedim.
2. isim Yol, yöntem: Bu adam muamele bilmiyor.
3. isim İşlem: "Onlar gündelik muamelelere başlayınca da benim ağzım açık kaldı." - Reşat Nuri Güntekin
4. isim, eskimiş, kimya İşlem.
5. isim, eskimiş, ticaret Alışveriş: Borsada bugün muamele olmadı.